Dishearten İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dishearten İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dishearten

Dishearten, Türkçe’de “cesaretini kırmak, üzmek” anlamına gelir. Bir kişinin moralini bozan veya onları cesaretsiz hissettiren şeyleri ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. The news about the failing economy disheartened many investors. (Ekonomideki başarısızlıkla ilgili haber, birçok yatırımcının cesaretini kırdı.)
  2. The rejection letter disheartened her, but she kept applying to other companies. (Reddedilme mektubu onu üzdü ama başka şirketlere başvurmaya devam etti.)
  3. Seeing her low test score disheartened the student. (Düşük test puanını görmek öğrencinin moralini bozdu.)
  4. The team’s defeat disheartened their fans. (Takımın yenilgisi taraftarlarını üzdü.)
  5. His negative comments disheartened the group. (Olumsuz yorumları grup üyelerini cesaretsiz hissettirdi.)
  6. The rainy weather disheartened her plans for a picnic. (Yağmurlu hava, piknik planlarını bozdu.)
  7. The constant criticism disheartened the artist. (Sürekli eleştiri, sanatçının motivasyonunu kırdı.)
  8. The lack of progress disheartened the research team. (İlerleme eksikliği, araştırma ekibini cesaretsiz hissettirdi.)
  9. The high cost of living in the city disheartened many young professionals. (Şehirdeki yüksek yaşam maliyeti, birçok genç profesyoneli üzdü.)
  10. His failure to get the promotion disheartened him. (Terfi alamama başarısızlığı onu üzdü.)
  11. The negative reviews disheartened the restaurant owner. (Olumsuz yorumlar, restoran sahibini üzdü.)
  12. The constant setbacks disheartened the entrepreneur. (Sürekli engeller, girişimciyi cesaretsiz hissettirdi.)
  13. The loss of her best friend disheartened her deeply. (En iyi arkadaşının kaybı onu derinden üzdü.)
  14. The lack of support from his family disheartened him. (Ailesinden gelen destek eksikliği, onu cesaretsiz hissettirdi.)
  15. The long recovery process disheartened the athlete. (Uzun iyileşme süreci, sporcuyu üzdü.)
  16. The constant workload disheartened the employee. (Sürekli iş yükü, çalışanı cesaretsiz hissettirdi.)
  17. The negative feedback disheartened the author. (Olumsuz geri bildirim, yazarı üzdü.)
  18. The lack of progress in the project disheartened the team. (Proje ilerlemesindeki eksiklik, takımı cesaretsiz hissettirdi.)
  19. The rejection from the college disheartened the student. (Kolejden reddedilme, öğrenciyi üzdü.)
  20. The constant arguing disheartened the couple. (Sürekli tart

ışma, çifti cesaretsiz hissettirdi.)

Türkçe Karşılıklar:

  1. Ekonomideki başarısızlıkla ilgili haber, birçok yatırımcının cesaretini kırdı.
  2. Reddedilme mektubu onu üzdü ama başka şirketlere başvurmaya devam etti.
  3. Düşük test puanını görmek öğrencinin moralini bozdu.
  4. Takımın yenilgisi taraftarlarını üzdü.
  5. Olumsuz yorumları grup üyelerini cesaretsiz hissettirdi.
  6. Yağmurlu hava, piknik planlarını bozdu.
  7. Sürekli eleştiri, sanatçının motivasyonunu kırdı.
  8. İlerleme eksikliği, araştırma ekibini cesaretsiz hissettirdi.
  9. Şehirdeki yüksek yaşam maliyeti, birçok genç profesyoneli üzdü.
  10. Terfi alamama başarısızlığı onu üzdü.
  11. Olumsuz yorumlar, restoran sahibini üzdü.
  12. Sürekli engeller, girişimciyi cesaretsiz hissettirdi.
  13. En iyi arkadaşının kaybı onu derinden üzdü.
  14. Ailesinden gelen destek eksikliği, onu cesaretsiz hissettirdi.
  15. Uzun iyileşme süreci, sporcuyu üzdü.
  16. Sürekli iş yükü, çalışanı cesaretsiz hissettirdi.
  17. Olumsuz geri bildirim, yazarı üzdü.
  18. Proje ilerlemesindeki eksiklik, takımı cesaretsiz hissettirdi.
  19. Kolejden reddedilme, öğrenciyi üzdü.
  20. Sürekli tartışma, çifti cesaretsiz hissettirdi.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.