Discourage İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Discourage İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Discourage: cesaretini kırmak, moralini bozmak

1. The coach’s negative comments discouraged the team. (Antrenörün olumsuz yorumları takımın moralini bozdu.)
2. Don’t let setbacks discourage you from pursuing your goals. (Engellerin, hedeflerin peşinden gitmekten vazgeçirmesine izin verme.)
3. His lack of progress in the language course discouraged him from continuing. (Dil kursundaki ilerlemesizliği, devam etmekten vazgeçirmişti.)
4. I was discouraged by the long line at the entrance. (Girişteki uzun kuyruk beni cesaretimi kırdı.)
5. The constant criticism from her boss discouraged her from staying in the job. (Patronundan sürekli eleştiri alan, işte kalmaktan vazgeçirdi.)
6. The rain discouraged us from going for a walk. (Yağmur, yürüyüşe çıkmamızı engelledi.)
7. She was discouraged by the difficulty of the task. (Görevin zorluğu onu cesaretini kırdı.)
8. The low turnout at the event discouraged the organizers. (Etkinlikteki düşük katılım, organizatörleri moral olarak bozdu.)
9. The lack of support from his friends discouraged him from pursuing his dream. (Arkadaşlarının desteği olmayınca, hayalini gerçekleştirmekten vazgeçirdi.)
10. The poor sales figures discouraged the company’s investors. (Zayıf satış rakamları, şirketin yatırımcılarını cesaretlendiremedi.)
11. The constant rejection letters discouraged him from applying for jobs. (Sürekli reddedilme mektupları, işlere başvurmaktan vazgeçirdi.)
12. The high cost of living in the city discouraged many people from moving there. (Şehirdeki yüksek yaşam maliyeti, birçok insanı oraya taşınmaktan caydırdı.)
13. The negative news discouraged investors from buying stocks. (Olumsuz haberler, yatırımcıları hisse senedi almaktan caydırdı.)
14. The lack of progress in the peace talks discouraged the international community. (Barış görüşmelerindeki ilerleme eksikliği, uluslararası toplumu moral olarak bozdu.)
15. The company’s decision to lay off employees discouraged the remaining staff. (Şirketin çalışanları işten çıkarmaya karar vermesi, kalan personeli cesaretlendirmedi.)
16. The poor condition of the roads discouraged tourists from visiting the area. (Yolların kötü durumu, turistleri bölgeyi ziyaret etmekten caydırdı.)
17. The negative reviews discouraged people from watching the movie. (Olumsuz yorumlar, insanları filmi izlemekten caydırdı.)
18. The lack of progress in the peace negotiations discouraged the two sides from continuing. (Barış müzakerelerindeki ilerleme eksikliği, tarafları devam etmekten vazgeçirdi.)
19. The high

19. The high rejection rate discouraged job seekers from applying to that company. (Yüksek reddedilme oranı, iş arayanları o şirkete başvurmaktan caydırdı.)
20. The constant criticism of her artwork discouraged the artist from pursuing her passion. (Sanat eserleri hakkındaki sürekli eleştiri, sanatçıyı tutkusunu sürdürmekten vazgeçirdi.)