Discontinous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Discontinous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Discontinous

Discontinuous, Türkçe anlamı itibariyle “kesintili” veya “kopuk” anlamlarını taşır. Bu kelime, bir bütünün parçalarının arasında kesinti veya kopukluk olduğunu ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. The discontinuous path was difficult to follow. (Kesintili yol takip etmesi zordu.)
  2. The data showed a discontinuous trend over time. (Veriler, zaman içinde kesintili bir eğilim gösterdi.)
  3. The discontinuous rainfall patterns made it difficult to predict the weather. (Kesintili yağış desenleri hava durumunu tahmin etmeyi zorlaştırdı.)
  4. The history of the region is discontinuous and fragmented. (Bölgenin tarihi kesintili ve parçalıdır.)
  5. The book is a collection of discontinuous stories. (Kitap, kesintili hikayelerin bir derlemesidir.)
  6. The discontinuous nature of the music made it difficult to dance to. (Müziğin kesintili doğası ona dans etmeyi zorlaştırdı.)
  7. The discontinuous sequence of events left us confused. (Olayların kesintili dizisi bizi şaşırttı.)
  8. The discontinuous gaps in his memory made it difficult for him to recall events. (Belleğindeki kesintili boşluklar, olayları hatırlamasını zorlaştırdı.)
  9. The discontinuous pattern on the wall was a result of the artist’s unique style. (Duvar üzerindeki kesintili desen, sanatçının özgün tarzının bir sonucuydu.)
  10. The discontinuous nature of the project made it difficult to maintain focus. (Projenin kesintili doğası odaklanmayı zorlaştırdı.)
  11. The discontinuous sound of the car engine indicated a problem. (Araba motorunun kesintili sesi bir problem olduğunu gösterdi.)
  12. The discontinuous rhythm of the song was unusual but interesting. (Şarkının kesintili ritmi alışılmadık ama ilginçti.)
  13. The discontinuous timeline of the movie made it difficult to follow the plot. (Filmin kesintili zaman çizelgesi, hikayeyi takip etmeyi zorlaştırdı.)
  14. The discontinuous texture of the fabric was intentional and added to the design. (Kumaşın kesintili dokusu amaçlıydı ve tasarıma katkıda bulundu.)
  15. The discontinuous trail in the forest was a challenge for the hikers. (Ormandaki kesintili patika, yürüyüşçüler için bir zorluktu.)

    1. The discontinuous pattern on the sweater was fashionable. (Kazak üzerindeki kesintili desen modaydı.)
    2. The discontinuous lines in the drawing gave it a unique look. (Çizimdeki kesintili çizgiler, ona benzersiz bir görünüm kazandırdı.)
    3. The discontinuous nature of the conversation made it difficult to understand. (Konuşmanın kesintili doğası anlamayı zorlaştırdı.)
    4. The discontinuous nature of the city’s development led to an uneven distribution of resources. (Şehrin kesintili kalkınması, kaynakların eşitsiz dağılımına neden oldu.)

    Bu cümleler, “discontinuous” kelimesinin farklı bağlamlarda kullanım örneklerini göstermektedir. Bu kelime, birçok farklı alanda kullanılabilir ve bir bütünün parçaları arasında kesinti veya kopukluk olduğunu ifade etmek için sıklıkla kullanılır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.