Disbelief İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Disbelief İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Türkçe Anlamı:

İnkar, şüphe, kuşku, inanmama

Örnek Cümleler:

1. I couldn’t hide my disbelief when I heard the news. (Haberleri duyduğumda şaşkınlığımı gizleyemedim.)
2. Her parents looked at her with disbelief as she told them she was dropping out of college. (Üniversiteden ayrılacağını söylediğinde, ebeveynleri ona inanmayarak baktı.)
3. The audience watched in disbelief as the magician pulled the rabbit out of his hat. (Sihirbaz şapkasından tavşan çıkardığında, seyirciler inanamayarak izledi.)
4. I was filled with disbelief when I saw my favorite singer in person. (Favori şarkıcımı canlı gördüğümde şaşkınlıkla dolmuştum.)
5. She stared at the document in disbelief when she realized it was signed by the president himself. (Belgenin başkan tarafından imzalandığını fark ettiğinde şaşkınlıkla belgeye baktı.)
6. The scientist expressed disbelief at the results of the experiment. (Bilim adamı deney sonuçlarına inanamadığını dile getirdi.)
7. We looked on in disbelief as the team scored the winning goal in the last second. (Takım son saniyede galibiyet golünü attığında şaşkınlıkla izledik.)
8. Her disbelief turned into anger when she found out she had been lied to. (Yalan söylendiğini öğrendiğinde şaşkınlığı öfkeye dönüştü.)
9. The news of the disaster was met with disbelief by the residents of the town. (Felaket haberleri kasaba sakinleri tarafından inanamayarak karşılandı.)
10. He expressed disbelief at the idea of traveling to Mars. (Mars’a seyahat fikrine inanamadığını ifade etti.)
11. The detective’s disbelief turned into suspicion as he investigated the crime scene. (Polisin şüphesi, suç mahallini araştırdıkça şaşkınlığa dönüştü.)
12. The teacher expressed disbelief at the student’s excuse for not turning in the assignment. (Öğrencinin ödevi teslim etmemesi için bahanesine inanmadığını söyledi.)
13. The athlete was filled with disbelief when he broke the world record. (Dünya rekorunu kırdığında sporcu inanamayarak doldu taştı.)
14. The employee’s disbelief turned into excitement when he was offered a promotion. (İşçinin şaşkınlığı terfi teklifi alınca heyecana dönüştü.)
15. The parents were in disbelief when their child told them he wanted to become a professional gamer. (Çocukları profesyonel bir oyuncu olmak istediğinde, ebeveynleri inanamayarak şaşırdı.)
16. The student’s disbelief turned into relief when she found out she had passed the exam. (Sınavdan geçtiğini öğrendiğinde öğrenc

17. The journalist expressed disbelief at the politician’s claims during the press conference. (Gazeteci basın toplantısında siyasetçinin iddialarına inanamadığını dile getirdi.)
18. The audience watched in disbelief as the acrobat performed dangerous stunts. (Akrobat tehlikeli numaralarını sergilerken, seyirciler inanamayarak izledi.)
19. The traveler was filled with disbelief when he saw the breathtaking view from the top of the mountain. (Dağın tepesindeki nefes kesen manzarayı görünce, gezgin inanamayarak dolup taştı.)
20. The scientist’s disbelief turned into excitement when he discovered a new species. (Yeni bir tür keşfettiğinde bilim adamının şaşkınlığı heyecana dönüştü.)