Dire İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dire İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dire

Dire, bir tehlike durumu veya zorlu bir koşul ile karşı karşıya kalmak anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. In dire need of help, she called the emergency services. (Yardıma acil ihtiyaç duyduğu için, acil servisi aradı.)
  2. The country is in dire straits due to the economic crisis. (Ekonomik kriz nedeniyle ülke zor durumda.)
  3. She gave him a look of dire warning. (Ona korkutucu bir uyarı bakışı verdi.)
  4. The situation is becoming more dire with each passing day. (Durum her geçen gün daha da kötüleşiyor.)
  5. The villagers were in dire need of clean water. (Köylüler temiz suya acil ihtiyaç duyuyorlardı.)
  6. His dire prediction turned out to be accurate. (Onun korkunç tahmini doğru çıktı.)
  7. The company was in dire financial straits before the merger. (Şirket, birleşmeden önce mali açıdan zor durumdaydı.)
  8. The dire situation called for immediate action. (Korkunç durum hemen harekete geçmeyi gerektiriyordu.)
  9. The storm caused dire damage to the town. (Fırtına kasabaya büyük hasar verdi.)
  10. The country faces a dire shortage of medical supplies. (Ülke tıbbi malzemelerde büyük bir kıtlıkla karşı karşıya.)
  11. The dire warnings of the scientists were ignored by the government. (Bilim insanlarının korkunç uyarıları hükümet tarafından görmezden gelindi.)
  12. The soldier’s family received news of his dire condition. (Askerin ailesi, onun korkunç durumuyla ilgili haber aldı.)
  13. The company is facing dire consequences for its unethical practices. (Şirket, etik olmayan uygulamaları nedeniyle korkunç sonuçlarla karşı karşıya.)
  14. The patient’s dire condition required immediate surgery. (Hastanın korkunç durumu hemen ameliyat gerektiriyordu.)
  15. The country’s dire economic situation is affecting the lives of millions of people. (Ülkenin korkunç ekonomik durumu milyonlarca insanın hayatını etkiliyor.)
  16. The company is facing a dire shortage of skilled workers. (Şirket, nitelikli

işçi kıtlığı ile karşı karşıya.)
17. The hiker was in dire need of food and water after getting lost in the wilderness. (Doğada kaybolan yürüyüşçü, yiyecek ve suya acil ihtiyaç duyuyordu.)

  1. The dire circumstances forced her to make a difficult decision. (Korkunç durumlar onu zor bir karar vermeye zorladı.)
  2. The economy is in dire straits and many businesses are struggling to survive. (Ekonomi kötü durumda ve birçok işletme hayatta kalmak için mücadele ediyor.)
  3. The dire state of the environment requires immediate action to prevent further damage. (Çevrenin korkunç durumu, daha fazla zararın önlenmesi için acil hareket gerektiriyor.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.