Dip İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dip İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dip İle İlgili Cümleler

Dip, bir yüzeyin en alt veya en derin noktasıdır. Dip kelimesi, su altında veya toprağın altında olan herhangi bir yeri ifade edebilir.

1. The boat sank to the bottom of the sea. (Tekne denizin dibine battı.)
2. She put her hand in the cookie jar to reach the bottom. (Altına ulaşmak için kurabiye kavanozuna elini soktu.)
3. The scuba diver explored the depths of the ocean. (Sualtı dalgıcı okyanusun derinliklerini keşfetti.)
4. The treasure was buried deep in the ground. (Hazine toprağın derinliklerine gömüldü.)
5. He dipped his toe in the water to test the temperature. (Suyun sıcaklığını test etmek için ayağını suya soktu.)
6. The spoon dipped into the soup and brought up a mouthful. (Kaşık çorbanın içine daldı ve bir lokma çıkardı.)
7. The sun dipped below the horizon, signaling the end of the day. (Güneş ufuk çizgisinin altına daldı ve günün sonunun geldiğini işaret etti.)
8. She dipped her brush in the paint and started to create. (Fırçasını boyaya daldı ve yaratmaya başladı.)
9. The stock market took a dip after the bad news was announced. (Kötü haber açıklandıktan sonra hisse senedi piyasası düşüş yaşadı.)
10. He took a dip in the pool to cool off on a hot day. (Sıcak bir günde serinlemek için havuza daldı.)
11. The hiker’s path took a dip into the valley before climbing up the mountain. (Yürüyüşçünün yolculuğu, dağa tırmanmadan önce vadiye daldı.)
12. She dipped her head to avoid hitting the low hanging branch. (Dallara çarpmamak için başını eğdi.)
13. The music started to dip in volume, signaling the end of the song. (Müzik sesi azalmaya başladı ve şarkının sonunun geldiğini işaret etti.)
14. The bird swooped down and dipped its beak in the river to drink. (Kuş aşağı uçtu ve su içmek için gagasını ıslattı.)
15. The team’s performance took a dip after their star player got injured. (Takımın performansı, yıldız oyuncuları sakatlandıktan sonra düştü.)
16. She dipped her head in shame after realizing her mistake. (Hatasını fark ettikten sonra utançla başını öne eğdi.)
17. The recipe called for dipping the chicken in flour before frying. (Tarif, tavuğu kızartmadan önce una batırmayı gerektiriyordu.)
18. The moon dipped behind the clouds, casting shadows on the ground. (Ay, bulutların arkasına daldı ve yerde gölgeler oluştu.)
19. The economy experienced a brief dip before bouncing back. (Ekonomi kısa bir dü

şüş yaşadıktan sonra toparlandı.)
20. He dipped his pen in the inkwell and began to write a letter. (Kalemini mürekkep kabına batırdı ve bir mektup yazmaya başladı.)