Dilatory İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dilatory İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

DILATORY

Dilatory, Türkçe’de “göz ardı eden, geciktiren” anlamına gelir. Bir işi yapmak için gereken zamanı geçirmek veya bir şeyi yapmakta gecikmek anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. She was dilatory in paying her bills, so her credit score suffered. (Faturalarını ödeme konusunda geciktiği için kredi notu zarar gördü.)
  2. The dilatory tactics of the defense attorney caused the trial to drag on for months. (Savunma avukatının geciktirici taktikleri duruşmanın aylarca sürmesine neden oldu.)
  3. The project was delayed due to the dilatory attitude of the team members. (Proje takım üyelerinin geciktirici tutumları nedeniyle ertelendi.)
  4. He was criticized for his dilatory response to the crisis. (Krize karşı verdiği gecikmiş tepki nedeniyle eleştirildi.)
  5. The company’s dilatory approach to customer complaints resulted in a loss of business. (Şirketin müşteri şikayetlerine gecikmeli yaklaşımı iş kaybına neden oldu.)
  6. The dilatory pace of the construction project frustrated the investors. (İnşaat projesinin gecikmeli tempoyu yatırımcıları hayal kırıklığına uğrattı.)
  7. The student’s dilatory behavior led to poor grades. (Öğrencinin geciktirici davranışları düşük notlara yol açtı.)
  8. The politician was criticized for his dilatory approach to passing important legislation. (Önemli yasaların çıkarılması konusunda geciktirici tutumu nedeniyle siyasetçi eleştirildi.)
  9. His dilatory response to the job offer caused him to lose the opportunity. (İş teklifine verdiği gecikmiş tepki fırsatını kaybetmesine neden oldu.)
  10. The dilatory pace of the negotiations frustrated both parties. (Gecikmeli müzakere hızı her iki tarafı da hayal kırıklığına uğrattı.)
  11. She was reprimanded for her dilatory attitude towards completing the project. (Projenin tamamlanması konusundaki geciktirici tutumu nedeniyle azarlandı.)
  12. The dilatory nature of the bureaucracy made it difficult for the citizens to get things done. (Bürokrasinin gecikmeli doğası vatandaşların işlerini halletmesini zorlaştırdı.)
  13. The dilatory response of the emergency services led to unnecessary deaths. (Acil servisin gecikmiş tepkisi gereksiz ölümlere neden oldu.)
  14. The company’s dilatory tactics in responding to customer complaints caused a public outcry. (Müşteri şikayetlerine gecikmiş tepki verme taktikleri şirketi kamuoyu tarafından eleştirildi.)
  15. The dilatory pace of the legal system meant that justice was not served in a timely manner. (H
  1. The dilatory pace of the legal system meant that justice was not served in a timely manner. (Hukuk sisteminin gecikmeli temposu adaletin zamanında yerine getirilmemesine neden oldu.)
  2. The company’s dilatory payment practices led to several vendors canceling their contracts. (Şirketin gecikmeli ödeme uygulamaları birkaç satıcının sözleşmelerini iptal etmesine neden oldu.)
  3. His dilatory behavior towards completing his assignments caused him to fail the course. (Görevlerini tamamlama konusundaki geciktirici davranışı dersi başarısızlıkla sonuçlandırdı.)
  4. The teacher’s dilatory grading of assignments frustrated the students. (Ödevleri değerlendirme konusundaki gecikmeli tutumu öğrencileri sinirlendirdi.)
  5. The company’s dilatory response to the safety concerns of their employees resulted in several accidents. (Şirketin çalışanlarının güvenlik endişelerine gecikmiş tepki vermesi birkaç kazaya neden oldu.)
  6. The dilatory pace of the city’s road construction caused major traffic problems. (Şehrin yol yapımında gecikmeli hızı büyük trafik sorunlarına neden oldu.)

(Hepsini
etiketi kullanarak alt alta yazdım.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.