Diffidently İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Diffidently İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Diffidently Nedir?

Diffidently, İngilizce bir sıfattır ve “utanç veya güvensizlik nedeniyle kendini ifade etmekte zorlanan” anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. She spoke diffidently at the meeting, unsure of her ideas. (Toplantıda fikirlerinden emin olmadığı için diffidently konuştu.)
2. He approached the boss diffidently, hoping to ask for a raise. (Maaş artışı için sormak umuduyla patrona diffidently yaklaştı.)
3. The new employee introduced herself diffidently to her colleagues. (Yeni çalışan meslektaşlarına diffidently kendini tanıttı.)
4. He diffidently raised his hand to ask a question. (Soru sormak için diffidently elini kaldırdı.)
5. She spoke diffidently to her crush, unsure of how to express her feelings. (Hisselerini nasıl ifade edeceğini bilemediği için diffidently aşkına konuştu.)
6. The shy student diffidently approached the teacher for help. (Çekingen öğrenci, yardım için diffidently öğretmene yaklaştı.)
7. She diffidently admitted her mistake to her boss. (Patronuna hatasını diffidently itiraf etti.)
8. He diffidently entered the crowded room, feeling out of place. (Kalabalık odada diffidently yerini bulmaya çalıştı.)
9. The speaker diffidently began his presentation, stumbling over his words. (Konuşmacı, sözcüklerinin üzerine diffidently takılıp kalarak sunumuna başladı.)
10. She diffidently declined the invitation, feeling too anxious to attend. (Katılmak için çok endişeli olduğu için daveti reddetti.)
11. He diffidently accepted the challenge, despite his lack of experience. (Deneyimi olmamasına rağmen zorluğa diffidently kabul etti.)
12. She diffidently suggested a new idea, afraid of being shot down. (Reddedilmekten korktuğu için diffidently yeni bir fikir önerdi.)
13. The nervous actor diffidently approached the stage for his big scene. (Büyük sahnesi için heyecanlı oyuncu diffidently sahneye yaklaştı.)
14. He diffidently asked for feedback on his work, eager to improve. (İyileştirmek için istekli olduğu için işi hakkında diffidently geri bildirim istedi.)
15. She diffidently sang her favorite song, hoping to impress the judges. (Jüriyi etkilemek umuduyla favori şarkısını diffidently söyledi.)
16. The new student diffidently approached the group of friends, hoping to make a good impression. (İyi bir izlenim bırakmak için arkadaş grubuna diffidently yaklaşan yeni öğrenci.)
17. He diffidently asked for directions, afraid of getting lost. (Kaybolmaktan korktuğu için yön sormak için diffidently sordu.)
18. She diffidently presented her artwork to the class, hoping for positive feedback

19. The shy child diffidently asked for a turn on the playground equipment. (Oyun parkı ekipmanlarında sıra istemek için çekingen çocuk diffidently sordu.)
20. He diffidently admitted that he needed help with his homework. (Ödevi için yardıma ihtiyacı olduğunu diffidently itiraf etti.)

Bu örnek cümleler, diffidently kelimesinin çekingenlik, utanç veya güvensizlik nedeniyle kendini ifade etmekte zorlanan durumları ifade etmek için kullanılabileceğini göstermektedir.