Deuce İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Deuce İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Deuce Nedir?

Deuce, tenis, badminton, masa tenisi vb. oyunlarda, oyuncunun rakibin avantajına ulaşmadan önce eşitliği sağlayan puan durumu anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. In tennis, when both players have a score of 40, it’s called deuce. / Teniste, her iki oyuncunun da 40 puana sahip olduğu durum deuce olarak adlandırılır.
2. The game was tied at deuce for several rounds. / Oyun birkaç tur boyunca deuce’da eşit kaldı.
3. The score was deuce, and it was anyone’s game. / Puanlar deuce’taydı ve herkesin oyunu kazanma şansı vardı.
4. The players battled it out until they reached deuce. / Oyuncular deuce’a kadar mücadele ettiler.
5. The match was so close that it reached deuce five times. / Maç o kadar yakındı ki beş kez deuce’a ulaşıldı.
6. The deuce point was crucial, and he managed to win it. / Deuce puanı kritikti ve o kazanmayı başardı.
7. After a long rally, the score finally reached deuce. / Uzun bir ralliden sonra, puan nihayet deuce’a ulaştı.
8. He was serving at deuce and needed to win the next point to take the advantage. / Deuce’ta servis yapıyordu ve avantajı almak için bir sonraki puanı kazanması gerekiyordu.
9. The crowd was on the edge of their seats as the score reached deuce. / Puanlar deuce’a ulaştığında, seyirciler kenarlarında heyecanla bekliyorlardı.
10. The game had been going back and forth until it hit deuce. / Oyun, deuce’a ulaşana kadar ileri geri gitmişti.
11. The player made an unforced error on the deuce point, giving the opponent the advantage. / Oyuncu, deuce puanında zorlanmadan hata yaptı ve rakibine avantaj sağladı.
12. She won the game after a hard-fought battle at deuce. / Deuce’ta zorlu bir mücadelenin ardından oyunu kazandı.
13. The umpire announced the score was deuce, and the players resumed play. / Hakem, puanların deuce olduğunu duyurdu ve oyuncular oyunu sürdürdü.
14. The deuce point was a turning point in the game. / Deuce puanı, oyunda bir dönüm noktasıydı.
15. He hit a perfect serve to win the game at deuce. / Deuce’ta oyunu kazanmak için mükemmel bir servis yaptı.
16. The score was stuck at deuce for several minutes as the players battled it out. / Oyuncular mücadele ettikçe puanlar birkaç dakika boyunca deuce’ta kaldı.
17. The player managed to hold his serve at deuce and keep the game going. / Oyuncu, deuce

‘da servisini tutmayı başardı ve oyunu devam ettirdi.
18. The match was tied at deuce, and the tension was palpable. / Maç deuce’ta eşitlendi ve gerilim hissediliyordu.

19. The deuce point was the most important point of the game. / Deuce puanı, oyunun en önemli puanıydı.
20. She won the game at deuce with a powerful forehand shot. / Güçlü bir forehand vuruşuyla deuce’ta oyunu kazandı.

(Türkçe Çevirileri de kalın ve mavi yazdım)

Bu örnekler, deuce teriminin tenis ve diğer sporlardaki kullanımını göstermektedir. Deuce puanı, oyuncuların eşitliği sağlaması için önemli bir rol oynamaktadır.