Despairingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Despairingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Despairingly:

Despairingly kelimesi Türkçe’de “umutsuzca” anlamına gelir.

1. She looked at her empty bank account despairingly. (Umutsuzca boş banka hesabına baktı.)
2. The football team played despairingly after losing their captain. (Kaptanlarını kaybettikten sonra futbol takımı umutsuzca oynadı.)
3. He searched despairingly for his lost keys. (Kaybolan anahtarları umutsuzca aradı.)
4. She sighed despairingly when she saw the pile of work waiting for her. (Onu bekleyen iş yığınına umutsuzca iç çekti.)
5. The injured animal looked at the hunter despairingly. (Yaralı hayvan avcıya umutsuzca baktı.)
6. He shook his head despairingly when he heard the bad news. (Kötü haberi duyduğunda umutsuzca başını salladı.)
7. She tried despairingly to fit into the dress that was too small. (Çok küçük olan elbiseyi umutsuzca giymeye çalıştı.)
8. He spoke despairingly about the state of the world. (Dünya’nın durumu hakkında umutsuzca konuştu.)
9. She cried despairingly when she found out her pet had died. (Evcil hayvanının öldüğünü öğrendiğinde umutsuzca ağladı.)
10. The artist stared despairingly at the blank canvas. (Boş tuvale umutsuzca baktı.)
11. He waited despairingly for her to call him back. (Onun geri aramasını umutsuzca bekledi.)
12. The patient looked at the doctor despairingly after receiving a bad diagnosis. (Kötü bir teşhis aldıktan sonra doktora umutsuzca baktı.)
13. She worked despairingly long hours to finish the project on time. (Proje zamanında bitirmek için umutsuzca uzun saatler çalıştı.)
14. He felt despairingly lonely after his best friend moved away. (En iyi arkadaşının taşınmasından sonra umutsuzca yalnız hissetti.)
15. She searched despairingly for a job after being laid off. (İşten çıkarıldıktan sonra umutsuzca iş aradı.)
16. He looked despairingly at the broken vase on the ground. (Yere düşen kırık vazoya umutsuzca baktı.)
17. She felt despairingly hopeless after failing her exam. (Sınavında başarısız olduktan sonra umutsuzca umutsuz hissetti.)
18. He tried despairingly to fix the car on the side of the road. (Yoldaki arabayı umutsuzca tamir etmeye çalıştı.)
19. She felt despairingly overwhelmed by the amount of work she had to do. (Yapması gereken iş miktarından umutsuzca bunalımda hissetti.)
20. He looked at the empty refrigerator despairingly, realizing he had no food left. (Yemek bittiğini fark ederek boş buzdolabına umutsuzca baktı.)

21. She waited despairingly for her husband to return home from his business trip. (Eşi iş gezisinden döneceği için umutsuzca bekledi.)
22. He felt despairingly defeated after losing the championship game. (Şampiyonluk maçını kaybettikten sonra umutsuzca yenik hissetti.)
23. She looked at the pile of bills despairingly, wondering how she would pay them. (Faturalar yığınına umutsuzca baktı ve nasıl ödeyeceğini merak etti.)
24. He felt despairingly trapped in his dead-end job. (Sıkışıp kaldığı işinde umutsuzca hissetti.)
25. She spoke despairingly about her failed relationship with her ex-boyfriend. (Eski erkek arkadaşıyla yaşadığı başarısız ilişki hakkında umutsuzca konuştu.)
26. He searched despairingly for a way out of the maze. (Labirentten çıkış yolunu umutsuzca aradı.)
27. She looked at the pile of laundry despairingly, dreading the task of washing it all. (Çamaşır yığınına umutsuzca baktı ve hepsini yıkama görevinden ürktü.)
28. He felt despairingly isolated after moving to a new city where he knew nobody. (Hiç kimseyi tanımadığı yeni bir şehre taşındıktan sonra umutsuzca yalnız hissetti.)
29. She waited despairingly for news about her missing child. (Kayıp çocuğu hakkında haber bekleyerek umutsuzca bekledi.)
30. He felt despairingly helpless in the face of a natural disaster. (Doğal afet karşısında umutsuzca çaresiz hissetti.)