Delicacy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Delicacy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Delicacy Nedir?

Delicacy, Türkçe karşılığıyla “lezzetli, zahmetli, özel bir yiyecek veya içecek” anlamına gelir. Genellikle özel bir yemek tarifi, malzemelerin özenle seçilmesi ve hazırlanması gerektiği için “delicacy” olarak adlandırılır.

Örnek Cümleler:

  1. My grandma’s homemade baklava is a delicacy in our family. (Ninem’in ev yapımı baklavası, ailemizde bir lezzet.)
  2. The chef’s special lobster dish is a delicacy that you should definitely try. (Şefin özel ıstakoz yemeği, mutlaka denemeniz gereken bir lezzet.)
  3. Truffles are considered a delicacy in many countries due to their rarity and strong taste. (Trüf mantarları, nadir olmaları ve yoğun tadları nedeniyle birçok ülkede bir lezzet olarak kabul edilir.)
  4. The restaurant serves various delicacies from different regions of Italy. (Restoran, İtalya’nın farklı bölgelerinden çeşitli lezzetleri sunar.)
  5. Foie gras is a delicacy that some people enjoy, but it’s controversial due to the way it’s made. (Foie gras, bazı insanların keyif aldığı bir lezzet ancak yapılış şekli nedeniyle tartışmalıdır.)
  6. Caviar is a delicacy that is often enjoyed with champagne. (Havyar, genellikle şampanya ile birlikte keyif alınan bir lezzettir.)
  7. Kobe beef is a delicacy from Japan that is known for its tenderness and rich flavor. (Kobe eti, yumuşaklığı ve zengin tadıyla bilinen Japonya’nın bir lezzeti.)
  8. The restaurant’s signature dish, truffle risotto, is a delicacy that customers rave about. (Restoranın imza yemeği, trüf mantarlı risotto, müşterilerin övgüsüne neden olan bir lezzet.)
  9. Escargots are a delicacy that are popular in French cuisine. (Kara sümüklü böcekler, Fransız mutfağında popüler bir lezzettir.)
  10. Saffron is a delicacy that is used to flavor various dishes, especially in Indian and Persian cuisine. (Safran, özellikle Hint ve İran mutfağında çeşitli yemeklere lezzet vermek için kullanılan bir lezzettir.)
  11. Fugu, a type of blowfish, is a delicacy in Japan but can be deadly if prepared improperly. (Fugu, bir tür balon balığı, Japonya’da bir lezzet olmasına rağmen yanlış hazırlanırsa ölümcül olabilir.)
  12. The restaurant’s chef is known for his delicacy of cooking with seasonal ingredients. (Restoranın şefi, mevsimsel malzemelerle pişirme hassasiyetiyle tanınır.)
  13. I tried sea urchin for the first time, and

it was surprisingly delicious. It’s considered a delicacy in many coastal regions. (İlk kez denizkestanesi denedim ve şaşırtıcı derecede lezzetliydi. Birçok sahil bölgesinde bir lezzet olarak kabul edilir.)
14. The exotic fruits that were served for dessert were a true delicacy. (Tatlı olarak sunulan egzotik meyveler gerçek bir lezzetti.)

  1. The restaurant’s sommelier recommended a rare wine that was a true delicacy for wine lovers. (Restoranın sommelier’i, şarap severler için gerçek bir lezzet olan nadir bir şarap önerdi.)
  2. Beluga caviar is considered one of the most luxurious delicacies in the world. (Beluga havyarı, dünyanın en lüks lezzetlerinden biri olarak kabul edilir.)
  3. The process of making sushi is considered an art form, and it’s a delicacy that many people enjoy. (Sushi yapma süreci bir sanat formu olarak kabul edilir ve birçok insanın keyif aldığı bir lezzettir.)
  4. The restaurant’s chef prepared a dish with black truffles, which is a true delicacy in French cuisine. (Restoranın şefi, siyah trüf mantarları ile hazırlanan bir yemek yaptı, bu Fransız mutfağındaki gerçek bir lezzettir.)
  5. The waiter recommended the house special, a delicacy that was made with local ingredients. (Garson, yerel malzemelerle yapılan bir lezzet olan evin özelini tavsiye etti.)
  6. In some cultures, consuming certain animal parts, such as bull testicles, is considered a delicacy. (Bazı kültürlerde, boğa testisleri gibi belirli hayvan parçalarını tüketmek bir lezzet olarak kabul edilir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.