Delectable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Delectable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Delectable

Delectable, Türkçe karşılığı lezzetli, nefis, keyifli olan bir sıfattır. Bu kelime yiyecek veya içecekler için kullanılabilirken, genellikle lezzetli yiyecekler için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. I just had the most delectable meal of my life. (Hayatımın en lezzetli yemeğini yedim.)
2. The delectable aroma of fresh baked bread filled the room. (Taze pişmiş ekmeklerin nefis kokusu odayı doldurdu.)
3. She took a bite of the delectable chocolate cake and closed her eyes in pure bliss. (Nefis çikolata kekinden bir ısırık aldı ve saf mutlulukla gözlerini kapattı.)
4. The restaurant’s delectable dishes never fail to impress me. (Restoranın lezzetli yemekleri beni her zaman etkiler.)
5. The delectable taste of the ripe strawberries was heavenly. (Olgun çileklerin lezzeti cennet gibiydi.)
6. I couldn’t resist the delectable smell of the freshly baked croissants. (Taze pişmiş kruvasanların nefis kokusuna karşı koyamadım.)
7. The chef’s delectable creations were truly works of art. (Şefin lezzetli yaratımları gerçekten sanat eseriydi.)
8. The delectable combination of sweet and savory flavors in the dish was perfect. (Yemekteki tatlı ve tuzlu lezzetlerin nefis bir kombinasyonu vardı.)
9. The delectable aroma of the roasting coffee beans filled the café. (Kavrulmuş kahve çekirdeklerinin nefis kokusu kafeyi doldurdu.)
10. The delectable texture of the creamy cheesecake was divine. (Kremalı cheesecake’in nefis dokusu ilahiydi.)
11. The delectable seafood platter was a feast for the senses. (Deniz mahsulleri tabağı duyular için bir şölen gibiydi.)
12. The delectable aroma of the simmering stew made my mouth water. (Kaynayan güveç yemeğinin nefis kokusu ağzımı sulandırdı.)
13. The delectable wine pairing enhanced the flavors of the meal. (Lezzetli şarap eşleştirme yemeğin lezzetini artırdı.)
14. The delectable aroma of the grilled steak filled the air. (Izgara bifteğin nefis kokusu havayı doldurdu.)
15. The delectable sushi was beautifully presented on a platter. (Nefis sushi tabağa güzelce yerleştirilmişti.)
16. The delectable ice cream melted in my mouth. (Nefis dondurma ağzımda eridi.)
17. The delectable smell of the freshly baked cookies filled the kitchen. (Taze pişmiş kurabiyelerin nefis kokusu mutfakta yayıldı.)
18. The delectable hot cocoa warmed me up on a chilly day. (Nefis

sıcak çikolata soğuk bir günde beni ısıttı.)
19. The delectable aroma of the spicy curry was irresistible. (Baharatlı curry’nin nefis kokusu karşı konulamazdı.)

20. The delectable flavors of the Mediterranean cuisine were a delight to my taste buds. (Akdeniz mutfağındaki lezzetli tatlar damak zevkime büyük bir zevk verdi.)