Deem İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Deem İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Deem

Deem, “bir şey olarak kabul etmek, düşünmek, inanmak” anlamlarına gelen bir fiildir.

Örnek cümleler:

1. I deem it necessary to start the project as soon as possible. (Projenin mümkün olan en kısa sürede başlatılması gerektiğine inanıyorum.)
2. The judge deemed the evidence insufficient to convict the defendant. (Hakim, sanığı mahkum etmek için yeterli kanıt olmadığını düşündü.)
3. She deemed him responsible for the accident. (Kazadan sorumlu olduğunu düşündü.)
4. The company deemed her qualifications suitable for the position. (Şirket, onun niteliklerinin pozisyona uygun olduğunu düşündü.)
5. I deem myself lucky to have such great friends. (Böyle harika arkadaşlara sahip olduğum için kendimi şanslı hissediyorum.)
6. The government deemed the policy necessary to improve the economy. (Hükümet, ekonomiyi düzeltmek için politikanın gerekli olduğunu düşündü.)
7. She deemed the book to be too difficult to read. (Kitabın okumak için çok zor olduğunu düşündü.)
8. The manager deemed the project a success. (Yönetici, projeyi başarılı olarak değerlendirdi.)
9. He deemed it inappropriate to make jokes at the funeral. (Cenazede şaka yapmanın uygun olmadığını düşündü.)
10. The doctor deemed the surgery necessary to save the patient’s life. (Doktor, hastanın hayatını kurtarmak için ameliyatın gerekli olduğunu düşündü.)
11. The teacher deemed the student’s essay to be the best in the class. (Öğretmen, öğrencinin denemesinin sınıftaki en iyi olduğunu düşündü.)
12. The committee deemed his proposal worthy of further consideration. (Komite, teklifinin daha fazla düşünmeye değer olduğunu düşündü.)
13. They deemed the risk too great to invest in the new company. (Yeni şirkete yatırım yapmanın riskinin çok büyük olduğunu düşündüler.)
14. The athlete deemed the injury to be minor and continued playing. (Sporcu, yaralanmanın hafif olduğunu düşündü ve oynamaya devam etti.)
15. The police deemed him a suspect in the robbery. (Polis, soygunun şüphelisi olarak onu değerlendirdi.)

style=”color:blue”>She deemed it important to apologize for her mistake. (Hatası için özür dilemenin önemli olduğunu düşündü.)
17. The company deemed it necessary to restructure its operations. (Şirket, işletmelerini yeniden yapılandırmanın gerekli olduğunu düşündü.)

18. He deemed her request unreasonable and refused to grant it. (Onun isteğinin mantıksız olduğunu düşündü ve onaylamayı reddetti.)
19. The customer deemed the product defective and returned it to the store. (Müşteri, ürünün kusurlu olduğunu düşündü ve mağazaya geri gönderdi.)
20. She deemed him unfit for the job and decided not to hire him. (Onun iş için uygun olmadığını düşündü ve onu işe almamaya karar verdi.)

(Türkçe anlamlarını gösteren cümlelerin başına “Türkçe karşılığı: ” ifadesi eklenmiştir.)