Deck İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Deck İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Deck

Deck, İngilizce’de “gemi güvertesi” veya “teras” anlamına gelir. Ayrıca kart destesi veya oyun kartları da kastedilebilir.

1. I love to sunbathe on the deck of the cruise ship. (Ben geminin güvertesinde güneşlenmeyi seviyorum.)
2. The captain was standing on the deck, overseeing the crew. (Kaptan, mürettebatı denetleyerek geminin güvertesinde duruyordu.)
3. The deck of the house needs to be repaired before winter. (Kıştan önce evin terası tamir edilmeli.)
4. The party was held on the deck of the yacht. (Parti, yatın güvertesinde yapıldı.)
5. He shuffled the deck of cards before dealing them. (Kartları dağıtmadan önce, kart destesini karıştırdı.)
6. I need to buy a new deck of playing cards. (Yeni bir oyun kartları destesi satın almam gerekiyor.)
7. She drew the ace of spades from the deck. (Karo asını deste içinden çekti.)
8. We played a game of poker with a deck of 52 cards. (52 kartlık bir destesi kullanarak poker oynadık.)
9. The magician pulled the card out of his deck with a flourish. (Sihirbaz, kartı gösterişli bir şekilde destesinden çekti.)
10. The deck chairs on the beach were all taken. (Plajdaki şezlongların hepsi doluydu.)
11. The ship’s deck was slippery after the rain. (Yağmur sonrası geminin güvertesi kayganlaştı.)
12. He leaned on the deck railing and watched the sunset. (Güneş batarken güverte korkuluğuna yaslandı ve izledi.)
13. The captain ordered the crew to swab the deck. (Kaptan, mürettebatın güverteyi temizlemesini emretti.)
14. We spent the afternoon playing cards on the deck. (Öğleden sonra kart oynayarak güvertede zaman geçirdik.)
15. The deck of the house was painted a cheerful shade of yellow. (Evin terası neşeli bir sarı renge boyandı.)
16. The musicians set up their instruments on the deck of the boat. (Müzisyenler, teknenin güvertesinde enstrümanlarını kurdu.)
17. The old deck of cards was missing several cards. (Eski kart destesinde birkaç kart eksikti.)
18. The deck chairs were folded up and put away for the night. (Şezlonglar katlanıp gece için kaldırıldı.)
19. The ship’s deck was crowded with passengers. (Gemi güvertesi yolcularla doluydu.)
20. He built a wooden deck onto the back of the house. (Evin arkasına ahşap bir teras inşa etti.)

Deck (Devamı)

21. The deck of the pool was made of smooth tiles. (Havuzun terası pürüzsüz karo taşlarından yapıldı.)
22. The view from the deck of the cabin was breathtaking. (Kabinin güvertesinden manzara nefes kesiciydi.)
23. He spread the cards out on the deck to show them to everyone. (Herkesin görmesi için kartları güverteye yaydı.)
24. The crew members were scrubbing the deck with brushes. (Mürettebat, fırçalarla güverteyi ovalıyordu.)
25. The ship’s deck was hit by a huge wave. (Geminin güvertesi devasa bir dalgayla vuruldu.)
26. She arranged the deck chairs in a circle for a group discussion. (Grup tartışması için şezlongları daire şeklinde düzenledi.)
27. The deck of the house was surrounded by lush greenery. (Evin terası, yoğun yeşilliklerle çevriliydi.)
28. The crew members were required to wear non-slip shoes on the deck. (Mürettebat, güverteye kaymayan ayakkabılar giymek zorundaydı.)
29. He placed the deck of cards in the center of the table. (Kart destesini masanın ortasına koydu.)
30. The deck of the ship was illuminated by the moonlight. (Gemideki güverte ay ışığıyla aydınlatıldı.)