Decimate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Decimate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Decimate

İngilizce anlamı: to destroy a large part of something

Bir şeyin büyük bir kısmını yok etmek anlamına gelen “decimate”, aşağıdaki örnek cümlelerde kullanılmıştır:

1. The hurricane decimated the small town. (Kasırga küçük kasabayı yerle bir etti.)
2. The virus decimated the population of the city. (Virüs şehir nüfusunun büyük bir kısmını yok etti.)
3. The drought decimated the crops. (Kuraklık ürünleri yok etti.)
4. The fire decimated the forest. (Yangın ormanı yok etti.)
5. The war decimated the country’s infrastructure. (Savaş ülkenin altyapısını yok etti.)
6. The disease decimated the elephant population. (Hastalık fil nüfusunu yok etti.)
7. The earthquake decimated the historic building. (Deprem tarihi binayı yok etti.)
8. The recession decimated the company’s profits. (Durgunluk şirketin karını yok etti.)
9. The tsunami decimated the coastal town. (Tsunami kıyı kasabasını yok etti.)
10. The locusts decimated the crops. (Çekirgeler ürünleri yok etti.)
11. The flood decimated the village. (Sel köyü yok etti.)
12. The pandemic decimated the travel industry. (Pandemi seyahat endüstrisini yok etti.)
13. The terrorist attack decimated the city’s population. (Terörist saldırı şehir nüfusunu yok etti.)
14. The tornado decimated the trailer park. (Tornado karavan parkını yok etti.)
15. The oil spill decimated the marine life. (Petrol sızıntısı deniz yaşamını yok etti.)
16. The budget cuts decimated the public services. (Bütçe kesintileri kamu hizmetlerini yok etti.)
17. The invasive species decimated the native plants. (Yabancı türler yerli bitkileri yok etti.)
18. The hailstorm decimated the crops. (Dolu ürünleri yok etti.)
19. The financial crisis decimated the housing market. (Mali kriz konut piyasasını yok etti.)
20. The drought and disease combined to decimate the cattle population. (Kuraklık ve hastalık birleşerek sığır nüfusunu yok etti.)

More Examples

21. The company’s layoff plan will decimate the workforce. (Şirketin işten çıkarma planı işgücünü yok edecek.)
22. The invasive insect species is decimating the forest ecosystem. (Yabancı böcek türü orman ekosistemini yok ediyor.)
23. The earthquake decimated the town’s infrastructure, leaving residents without basic amenities. (Deprem, kasabanın altyapısını yok etti ve sakinleri temel ihtiyaçlarından yoksun bıraktı.)
24. The plague decimated the population in medieval times. (Veba, orta çağda nüfusu yok etti.)
25. The famine decimated the population due to lack of food. (Kıtlık, gıda eksikliği nedeniyle nüfusu yok etti.)
26. The invasive species is decimating the fish population in the river. (Yabancı tür, nehirdeki balık nüfusunu yok ediyor.)
27. The fire department’s budget cuts will decimate their ability to respond to emergencies. (İtfaiye bölümünün bütçe kesintileri, acil durumlara yanıt verme yeteneklerini yok edecek.)
28. The new management’s decisions decimated the company’s profits. (Yeni yönetimin kararları, şirketin karını yok etti.)
29. The hurricane decimated the tourist industry in the coastal town. (Kasırga, kıyı kasabasındaki turizm endüstrisini yok etti.)
30. The chemical spill decimated the river’s ecosystem. (Kimyasal sızıntı, nehrin ekosistemini yok etti.)

Bu örnekler, “decimate” kelimesinin çeşitli durumlarda kullanılabileceğini göstermektedir. Kelime, genellikle doğal afetler, hastalıklar, savaşlar veya insan etkinlikleri gibi büyük ölçekli yıkımlar için kullanılır. Ancak, daha küçük ölçekli yıkımlar veya kayıplar için de kullanılabilir.