Date İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Date İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Date (Tarih)


Date, bir olayın gerçekleştiği veya gerçekleşeceği günü, ayı ve yılı ifade eden bir kelimedir.

  1. I have an appointment with the doctor on the 5th of April. (Nisan ayının 5’inde doktor randevum var.)
  2. The date of our wedding is set for June 12th. (Düğün tarihimiz 12 Haziran olarak belirlendi.)
  3. He forgot his wedding anniversary date again. (O, evlilik yıldönümü tarihini yine unuttu.)
  4. My passport has expired and I need to renew it before my travel date. (Pasaportum süresi dolmuş ve seyahat tarihimden önce yenilemem gerekiyor.)
  5. We went on a date to the movies last night. (Dün gece sinemada randevuya gittik.)
  6. The expiration date on the milk carton says it is still good for two more days. (Süt kutusundaki son kullanma tarihi iki gün daha geçerli.)
  7. They had to change the date of the meeting due to scheduling conflicts. (Planlama çatışmaları nedeniyle toplantının tarihini değiştirmek zorunda kaldılar.)
  8. The historical date of the battle was significant for both countries. (Savaşın tarihi her iki ülke için de önemliydi.)
  9. She keeps a journal and writes in it every date to keep track of her thoughts and feelings. (Düşüncelerini ve duygularını takip etmek için günlük tutar ve her tarih yazmaya devam eder.)
  10. The concert was rescheduled to a later date due to bad weather. (Kötü hava koşulları nedeniyle konser daha sonra bir tarihe ertelendi.)
  11. He asked her out on a date and she said yes. (Randevuya çıkma teklif etti ve o da kabul etti.)
  12. The expiration date on the medicine bottle was expired, so he couldn’t take it. (İlaç şişesindeki son kullanma tarihi geçtiği için alamadı.)
  13. We went on a double date with our friends last weekend. (Geçen hafta sonu arkadaşlarımızla çift randevuya çıktık.)
  14. He checked his calendar to make sure he didn’t have any conflicting dates. (Çakışan tarihlerinin olup olmadığını kontrol etmek için takvimine baktı.)
  15. The date on the invitation was wrong, so we missed the party. (Davetiyedeki tarih yanlış olduğu için partiyi kaçırdık.)
  16. The teacher extended the due date for the assignment. (Öğretmen ödevin teslim tarihini uzattı.)
  17. She keeps a planner to keep track of all her important dates and appointments. (Tüm önemli tarihleri ve randevuları takip etmek için bir planlayıcı tutar.)
  18. They celebrated their anniversary with a romantic date night. (Romantik bir randevu gecesiyle yıldönümlerini kutladılar.)
  19. The date of the concert was announced on the radio. (Kon
  1. She looked at the expiration date on the milk before pouring it into her cereal. (Kahvaltısına süt dökmek için önce son kullanma tarihine baktı.)

Date (Buluşma)


Date kelimesi aynı zamanda “buluşma” anlamında da kullanılmaktadır.

  1. I have a date with my girlfriend tonight. (Bu akşam kız arkadaşımla buluşmam var.)
  2. He asked her out on a date to the new restaurant in town. (Yeni açılan restoranda randevu teklif etti.)
  3. She was nervous before her first date with him. (Onunla ilk randevusundan önce sinirliydi.)
  4. They went on a blind date set up by their mutual friends. (Ortak arkadaşları tarafından ayarlanan kör randevuya gittiler.)
  5. The couple met on a dating app and decided to go on a date. (Çift, bir çöpçatanlık uygulamasında tanıştı ve randevu kararı aldı.)
  6. They had a lovely date at the park, having a picnic and enjoying the sunshine. (Piknik yaparak ve güneşin keyfini çıkararak parkta güzel bir randevu geçirdiler.)
  7. She canceled their date because she was feeling sick. (Hasta olduğu için randevularını iptal etti.)
  8. He was stood up on his date and felt embarrassed waiting alone at the restaurant. (Randevusuna gelmeyen kişi tarafından bekletildi ve yalnız restoranda beklemekten utanç duydu.)
  9. They decided to have a movie date and watch their favorite romantic comedy. (Favori romantik komedilerini izlemek için film randevusu ayarladılar.)
  10. He surprised her with a date to the museum, knowing she loved art. (Sanata ilgi duyduğunu bildiği için müze randevusuyla ona sürpriz yaptı.)
  11. The date went well and they both agreed to see each other again. (Randevu iyi geçti ve ikisi de tekrar görüşmeye karar verdiler.)
  12. They went on a date to try the new ice cream shop in town. (Şehirdeki yeni dondurma dükkanını denemek için randevuya gittiler.)
  13. She dressed up for their date and wanted to impress him. (Randevuları için giyindi ve ona etkilemek istedi.)
  14. He asked her on a date to the concert of her favorite band. (Favori grubunun konserine randevu teklif etti.)
  15. They went on a date to a fancy restaurant to celebrate their anniversary. (Yıldönümlerini kutlamak için şık bir restoranda randevuya gittiler.)
  16. She was nervous before her blind date but ended up having a great time. (Kör randevusundan önce sinirliydi ama sonunda harika zaman geçirdi.)
  17. They had a playful date at the amusement park, riding rollercoasters and eating cotton candy. (Lunaparkta eğlenceli bir randevu geçirerek, roketatarlara binip pamuk şekerleri yediler.)
    18

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.