Curtailment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Curtailment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Curtailment Nedir?

Curtailment İngilizce bir kelime olup “kısaltma, kesinti, sınırlama” gibi anlamlara gelir. Bir şeyin miktarını veya hacmini azaltmak, kısaltmak veya sınırlandırmak anlamında kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. The company has announced a curtaliment of expenses due to financial problems.
    (Şirket, mali sorunlar nedeniyle harcamaların sınırlandırılmasını duyurdu.)
  2. The government is considering a curtaliment on immigration.
    (Hükümet, göçmenlik konusunda bir sınırlama düşünüyor.)
  3. The drought has led to a curtaliment of water supply.
    (Kuraklık, su kaynaklarının kısıtlanmasına neden oldu.)
  4. The new law will result in a curtaliment of civil liberties.
    (Yeni yasa, sivil özgürlüklerin sınırlandırılmasına yol açacaktır.)
  5. The airline has announced a curtaliment of flights to certain destinations.
    (Havayolu şirketi, belirli destinasyonlara uçuşların kısıtlanmasını duyurdu.)
  6. The company has implemented a curtaliment of work hours due to COVID-19.
    (Şirket, COVID-19 nedeniyle iş saatlerinin kısıtlanmasını uyguladı.)
  7. The government has announced a curtaliment of social gatherings to slow the spread of the virus.
    (Hükümet, virüsün yayılmasını yavaşlatmak için sosyal toplantıların kısıtlanmasını duyurdu.)
  8. The curtailment of funds has affected the research project.
    (Fonların kısıtlanması, araştırma projesini etkiledi.)
  9. The school has implemented a curtailment of extracurricular activities.
    (Okul, ders dışı etkinliklerin kısıtlanmasını uyguladı.)
  10. The curtailment of resources has affected the company’s production.
    (Kaynakların kısıtlanması, şirketin üretimini etkiledi.)
  11. The curtailment of freedom of expression is a violation of human rights.
    (İfade özgürlüğünün kısıtlanması, insan haklarının ihlalidir.)
  12. The curtailment of power supply has led to frequent blackouts.
    (Enerji kaynaklarının kısıtlanması, sık sık elektrik kesintilerine neden oldu.)
  13. The company has implemented a curtailment of non-essential expenses.
    (Şirket, gereksiz harcamaların kısıtlanmasını uyguladı.)
  14. The curtailment of immigration may have negative economic consequences.
    (Göçmenlik konusundaki kısıtlama, olumsuz ekonomik sonuçlara neden olabilir.)
  15. The curtailment of civil rights is a concern for human rights activists.
    (Sivil hakların kısı

tırılması, insan hakları aktivistleri için endişe vericidir.)
16. The curtailment of public transportation has affected commuters.
(Toplu taşımanın kısıtlanması, işe gidip gelenleri etkiledi.)

  1. The curtailment of food supplies has led to widespread hunger.
    (Gıda kaynaklarının kısıtlanması, yaygın açlığa neden oldu.)
  2. The curtailment of freedom of the press is a threat to democracy.
    (Basın özgürlüğünün kısıtlanması, demokrasi için bir tehdittir.)
  3. The curtailment of healthcare funding has affected the quality of care.
    (Sağlık hizmetlerine yönelik fonların kısıtlanması, bakım kalitesini etkiledi.)
  4. The curtailment of greenhouse gas emissions is necessary to combat climate change.
    (Sera gazı emisyonlarının kısıtlanması, iklim değişikliğiyle mücadele etmek için gereklidir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.