Cultivate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Cultivate Nedir?
Cultivate kelimesi Türkçe’de “ekmek, sebze, meyve vb. bitkileri yetiştirmek, bakmak” gibi anlamlara gelir.
Örnek Cümleler:
- I cultivate my own vegetables in my backyard garden. (Kendi bahçemde sebzelerimi yetiştiriyorum.)
- He has cultivated a deep understanding of art history. (O, sanat tarihine dair derin bir anlayış geliştirdi.)
- She hopes to cultivate a love of reading in her children. (Çocuklarında okuma sevgisi aşılamayı umuyor.)
- Farmers cultivate the land to grow crops. (Çiftçiler, mahsul yetiştirmek için tarım yaparlar.)
- It takes patience and dedication to cultivate a successful career. (Başarılı bir kariyer için sabır ve özveri gereklidir.)
- The monks in the monastery cultivate their spirituality through meditation. (Manastırda yaşayan keşişler, meditasyon aracılığıyla ruhsal gelişimlerini sürdürürler.)
- He strives to cultivate a sense of community among his employees. (Çalışanları arasında topluluk hissiyatı geliştirmeye çalışır.)
- The company has cultivated a reputation for quality and reliability. (Şirket, kalite ve güvenilirlik konusunda bir itibar oluşturmuştur.)
- She believes in the power of positive thinking and tries to cultivate it in her daily life. (Olumlu düşüncenin gücüne inanır ve günlük hayatında bunu geliştirmeye çalışır.)
- The chef cultivates a variety of herbs in the restaurant’s garden for use in his dishes. (Şef, yemeklerinde kullanmak üzere restoranın bahçesinde çeşitli otlar yetiştirir.)
- The university is committed to cultivating an environment of diversity and inclusivity. (Üniversite, çeşitlilik ve kapsayıcılık ortamı oluşturmaya kararlıdır.)
- She has cultivated a network of professional contacts throughout her career. (Kariyeri boyunca, profesyonel bağlantılarının bir ağını geliştirdi.)
- The company is working to cultivate a culture of innovation and creativity among its employees.
- In order to cultivate a successful business, you need to listen to your customers and respond to their needs. (Başarılı bir işletme için, müşterilerinizi dinlemeniz ve ihtiyaçlarına cevap vermeniz gerekiyor.)
- The organization has been successful in cultivating partnerships with local businesses and community groups. (Organizasyon, yerel işletmeler ve topluluk gruplarıyla ortaklıklar oluşturmada başarılı oldu.)
- He spent years cultivating his skills as a pianist. (O, piyanist olarak becerilerini geliştirmek için yıllarını harcadı.)
- The gardeners carefully cultivate the flowers to ensure they bloom beautifully. (Bahçıvanlar, çiçeklerin güzelce açılması için dikkatle bakım yaparlar.)
- She believes that it’s important to cultivate a sense of gratitude for the good things in life. (Hayatta iyi şeyler için bir minnet duygusu geliştirmenin önemli olduğuna inanır.)
- The coach works hard to cultivate a team spirit among the players. (Antrenör, oyuncular arasında takım ruhu geliştirmek için çaba sarf eder.)
- By cultivating a sense of curiosity and wonder, you can find joy and meaning in everyday life. (Merak ve hayret duygusunu geliştirerek, günlük hayatta mutluluk ve anlam bulabilirsiniz.)
Hemen Yorum Yaz