Crucify İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Crucify İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Meaning of “Crucify”

Crucify means to put to death by nailing or binding the hands and feet to a cross or any other structure. It can also mean to criticize, punish or treat someone harshly and unfairly.

Examples:

1. The Roman soldiers crucified Jesus on the cross.
   Turkish: Roma askerleri İsa’yı çarmıha gerdi.

2. The criminal was crucified in public as a warning to others.
   Turkish: Suçlu diğerleri için bir uyarı olarak halka açık bir şekilde çarmıha gerildi.

3. The manager was crucified by the media for his team’s poor performance.
   Turkish: Takımının kötü performansı nedeniyle, yönetici medya tarafından sert bir şekilde eleştirildi.

4. Don’t crucify yourself for making a mistake. It happens to everyone.
   Turkish: Bir hatadan dolayı kendini cezalandırma. Herkesin başına geliyor.

5. The politician was crucified in the press for his controversial statements.
   Turkish: Politikacı tartışmalı açıklamaları nedeniyle basında sert eleştirilere maruz kaldı.

6. The criminal’s hands and feet were crucified to the tree.
   Turkish: Suçlunun elleri ve ayakları ağaca çivilendi.

7. The CEO was crucified by the shareholders for his mismanagement of the company.
   Turkish: Şirketin yanlış yönetimi nedeniyle CEO hissedarlar tarafından ağır eleştirilere maruz kaldı.

8. Don’t crucify me for being late, it was out of my control.
   Turkish: Geç kaldığım için beni cezalandırma, kontrolüm dışındaydı.

9. The author was crucified by the critics for his latest novel.
   Turkish: Yazar son romanı için eleştirmenler tarafından sert eleştirilere maruz kaldı.

10. The protestors accused the government of crucifying their freedom of speech.
    Turkish: Protestocular hükümeti konuşma özgürlüklerini çiğnemekle suçladılar.

11. The teacher was crucified by the students for giving them a difficult exam.
    Turkish: Öğretmen öğrencileri zor bir sınav verdiği için onlar tarafından eleştirildi.

12. The athlete was crucified in the media for using performance-enhancing drugs.
    Turkish: Sporcu performans arttırıcı ilaçlar kullanmakla medya tarafından sert bir şekilde eleştirildi.

13. Don

‘t crucify yourself over one mistake, learn from it and move on.
Turkish: Tek bir hatanın ardından kendini cezalandırma, öğren ve devam et.

14. The CEO was crucified by the public for giving himself a huge bonus while laying off workers.
    Turkish: CEO işçileri işten çıkarırken kendine büyük bir bonus verdiği için halk tarafından eleştirildi.

15. The artist was crucified by art critics for his new exhibit.
    Turkish: Sanat eleştirmenleri yeni sergisinden dolayı sanatçıyı sert bir şekilde eleştirdi.

16. The football coach was crucified by fans for the team’s poor performance.
    Turkish: Futbol antrenörü takımın kötü performansı nedeniyle taraftarlar tarafından eleştirildi.

17. The CEO was crucified in the press for his insensitive remarks about the workers.
    Turkish: CEO işçilerle ilgili duyarsız açıklamaları nedeniyle basında eleştirildi.

18. The politician was crucified by his opponents for his unpopular policies.
    Turkish: Politikacı popüler olmayan politikaları nedeniyle rakipleri tarafından eleştirildi.

19. The journalist was crucified by the government for his investigative reporting.
    Turkish: Gazeteci araştırmacı haberciliği nedeniyle hükümet tarafından eleştirildi.

20. Don’t crucify me for being honest, it’s better than lying.
    Turkish: Dürüst olduğum için beni cezalandırma, yalan söylemekten daha iyidir.