Crankiness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Crankiness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Crankiness

Crankiness Türkçe karşılığı ile huysuzluk anlamına gelir. Bu kelime sıklıkla günlük dilde kullanılır ve birçok durumda yaşanabilir. Aşağıda, “crankiness” kelimesinin örnek cümlelerini ve Türkçe karşılıklarını bulabilirsiniz:

  1. I woke up with a terrible headache, and my crankiness only got worse as the day went on. (Başım ağrıyarak uyandım ve gün ilerledikçe huysuzluğum daha da arttı.)
  2. His crankiness was starting to affect everyone around him. (Onun huysuzluğu etrafındaki herkesi etkilemeye başladı.)
  3. The baby’s crankiness was a sign that she needed a nap. (Bebeğin huysuzluğu bir uykuya ihtiyacı olduğunu gösteriyordu.)
  4. She tried to hide her crankiness, but it was clear that she was not in a good mood. (Huysuzluğunu saklamaya çalıştı, ama kötü bir ruh halinde olduğu açıktı.)
  5. I don’t know why, but I always feel a little bit of crankiness in the morning. (Nedenini bilmiyorum ama her sabah biraz huysuz hissederim.)
  6. His crankiness was understandable, considering how little sleep he had gotten. (Onun huysuzluğu aldığı az uyku göz önüne alındığında anlaşılabilir.)
  7. I tried to ignore my crankiness and focus on the task at hand. (Huysuzluğumu görmezden gelmeye çalıştım ve eldeki göreve odaklandım.)
  8. The hot weather was making everyone feel a little bit of crankiness. (Sıcak hava herkesin biraz huysuz hissetmesine neden oluyordu.)
  9. Her crankiness was a clear indication that she needed some alone time. (Onun huysuzluğu yalnız zaman geçirmesi gerektiğinin açık bir göstergesiydi.)
  10. His crankiness was starting to make me feel uneasy. (Onun huysuzluğu beni rahatsız etmeye başladı.)
  11. I knew that my crankiness was getting out of hand when I snapped at my co-worker. (İş arkadaşıma çatmamla birlikte huysuzluğumun kontrolden çıktığını fark ettim.)
  12. She tried to blame her crankiness on lack of coffee, but we all knew it was something else. (Huysuzluğunu kahve eksikliğine bağlamaya çalıştı ama hepimiz başka bir şey olduğunu biliyorduk.)
  13. The kids’ crankiness was a sign that they needed to take a break from playing. (Çocukların huysuzluğu oynama arasına bir mola vermeleri gerektiğinin bir işaretiydi.)
  14. I tried to diffuse his crankiness by making a joke, but it didn’t work. (Onun huysuzluğunu bir şaka yaparak dağıtmaya çalıştım ama işe yaramadı.)
  1. The long line and crowded store were causing her crankiness to increase. (Uzun kuyruk ve kalabalık mağaza onun huysuzluğunun artmasına neden oluyordu.)
  2. He apologized for his crankiness and explained that he had a lot on his mind. (Onun huysuzluğu için özür diledi ve zihninde çok şey olduğunu açıkladı.)
  3. The professor’s crankiness was notorious among the students. (Profesörün huysuzluğu öğrenciler arasında kötü şöhretliydi.)
  4. The stress of the job was causing her to feel constant crankiness. (İşin stresi onun sürekli huysuz hissetmesine neden oluyordu.)
  5. He tried to suppress his crankiness, but it only made him more irritable. (Onun huysuzluğunu bastırmaya çalıştı ama sadece daha sinirli hale geldi.)
  6. The crankiness of the dog was a sign that he needed to go for a walk. (Köpeğin huysuzluğu yürüyüşe çıkması gerektiğinin bir işaretiydi.)

Bu örnek cümleler, “crankiness” kelimesinin farklı durumlarda nasıl kullanılabileceğini göstermektedir. Kelimenin Türkçe karşılığı olan “huysuzluk” sıklıkla günlük yaşamda kullanılır ve birçok kişinin karşılaştığı bir durumdur.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.