Convulsive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Convulsive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Convulsive ne demek?

Convulsive, aniden gelişen kas spazmları ve ritmik kasılmaları içeren, kontrol edilemeyen ve genellikle rahatsız edici bir şekilde şiddetli sarsıntılara neden olan bir durumu ifade eder.

Örnek Cümleler:

1. My cousin suffers from convulsive seizures. (Kuzenim, kasılmalı nöbetlerden muzdariptir.)
2. The patient was admitted to the hospital with convulsive fits. (Hasta, kasılmaları içeren nöbetleriyle hastaneye kabul edildi.)
3. The baby’s convulsive crying kept us up all night. (Bebek, kasılmaları içeren ağlamasıyla bizi tüm gece uyandırdı.)
4. The convulsive tremors in her legs were so intense that she couldn’t walk. (Bacaklarındaki kasılmalar o kadar şiddetliydi ki yürüyemiyordu.)
5. Convulsive reactions to the medication are rare but possible. (İlaçlara kasılma tepkileri nadir olmakla birlikte mümkündür.)
6. The convulsive spasm caused him to drop the glass he was holding. (Kasılmaları içeren spazm, tuttuğu bardağı düşürmesine neden oldu.)
7. Convulsive movements of his body made it difficult to control him. (Vücudundaki kasılmalı hareketler onu kontrol etmeyi zorlaştırdı.)
8. The convulsive jerks of her head were a symptom of her illness. (Kafasındaki kasılmalı sarsıntılar, hastalığının bir belirtisiydi.)
9. The convulsive reaction to the bee sting was severe and required medical attention. (Arı sokmasına kasılma tepkisi şiddetliydi ve tıbbi müdahale gerektirdi.)
10. He experienced convulsive shivers when he entered the cold water. (Soğuk suya girdiğinde kasılmalar içeren titremeler yaşadı.)
11. Convulsive coughing fits kept him from sleeping at night. (Kasılmaları içeren öksürük nöbetleri, gece uyumasına engel oldu.)
12. The convulsive contractions of her uterus were a sign that she was in labor. (Rahiminin kasılmaları, doğumdaydığının bir işaretiydi.)
13. The convulsive reaction to the allergen caused her throat to close up. (Alerjene kasılma tepkisi, boğazının kapanmasına neden oldu.)
14. The convulsive spasms in his back made it difficult for him to stand up straight. (Sırtındaki kasılmalı spazmlar, düz durmasını zorlaştırdı.)
15. The convulsive movements of the car during the earthquake were terrifying. (Deprem sırasında aracın kasılmalı hareketleri korkunçtu.)
16. The convulsive laughter of the children filled the playground. (Çocukların kasılmalı kahkahaları, oyun alanını doldurdu.)
17. The conv

ulsive behavior of the athlete after losing the game was unexpected. (Oyunu kaybettikten sonra sporcu tarafından sergilenen kasılmalı davranış beklenmedikti.)
18. The convulsive movements of the fish in the net made it difficult to untangle them. (Ağdaki balıkların kasılmalı hareketleri, onları çözmeyi zorlaştırdı.)

  1. The convulsive reaction to the loud noise startled everyone in the room. (Yüksek gürültüye kasılma tepkisi, odadaki herkesi ürküttü.)
  2. The convulsive twitch in his eye was a sign of fatigue. (Gözündeki kasılmalı seğirme, yorgunluğun bir işaretiydi.)

(Turkish translations are given in parentheses after each sentence.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.