Contraption İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Contraption İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Contraption

Türkçe anlamı: Garip veya karmaşık bir alet, cihaz veya düzenek.

1. My grandfather has a contraption in his garage that he built himself. – Dedem, kendi yaptığı bir garajda bir contraption’a sahip.
2. The scientist spent years working on a contraption that could teleport people. – Bilim adamı, insanları teleport edebilen bir contraption üzerinde yıllar boyunca çalıştı.
3. I have no idea how this contraption is supposed to work. – Bu contraption’ın nasıl çalışması gerektiği konusunda hiçbir fikrim yok.
4. The contraption was so complicated that it took us hours to assemble. – Contraption o kadar karmaşıktı ki saatlerce monte etmek için uğraştık.
5. The machine looked like some sort of strange contraption from a science fiction movie. – Makine, bilim kurgu filmlerindeki garip bir contraption’a benziyordu.
6. The contraption was designed to make cooking easier and more efficient. – Contraption, yemek yapmayı daha kolay ve verimli hale getirmek için tasarlandı.
7. I don’t trust that contraption to keep me safe. – Beni güvende tutmak için o contraption’a güvenmiyorum.
8. The contraption made a strange noise when we turned it on. – Contraption’ı açtığımızda tuhaf bir ses çıkardı.
9. The inventor was ecstatic when he finally completed his contraption. – İcatçı, contraption’ını nihayet tamamladığında çok mutlu oldu.
10. The contraption looked like something out of a steampunk novel. – Contraption, bir buhar punk romanından çıkmış gibi görünüyordu.
11. I’ve never seen a contraption quite like this before. – Daha önce böyle bir contraption görmedim.
12. The contraption malfunctioned and caused a small explosion in the lab. – Contraption arızalandı ve laboratuvarda küçük bir patlamaya neden oldu.
13. The contraption was too heavy for one person to lift. – Contraption, bir kişinin kaldırması için çok ağırdı.
14. The contraption was supposed to help with yard work, but it ended up making things harder. – Contraption, bahçe işlerine yardımcı olması gerekiyordu ama işleri daha da zorlaştırdı.
15. The contraption had a lot of moving parts, which made it difficult to repair. – Contraption’un çok sayıda hareketli parçası vardı, bu da tamirini zorlaştırdı.
16. The contraption was so complex that even the inventor had trouble explaining how it worked. – Contraption o kadar karmaşıktı ki icatçı bile nasıl çalıştığını açıklamakta zorlandı.
17. We had to take apart the contraption and start over because we realized we had assembled it incorrectly. – Yanlış montaj yaptığımızı fark ettiğimiz için contraption’ı parçalara ayırmamız ve yeniden başlamamız gerekti.
18. The contraption was able to perform several tasks at once, which saved us a

lot of time. – Contraption, birçok işi aynı anda yapabildiği için bize birçok zaman kazandırdı.
19. I can’t believe how much money people are willing to spend on these contraptions. – Bu contraption’lar için insanların ne kadar para harcamaya hazır olduklarına inanamıyorum.

20. The contraption was a complete failure and never made it to market. – Contraption tam bir başarısızlık oldu ve piyasaya hiç çıkmadı.