Contagion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Contagion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Contagion

Contagion, Türkçede bulaşıcı anlamına gelir. Bir hastalığın bir kişiden diğerine yayılması anlamına gelir. İşte Contagion kelimesinin örnek cümleleri:

1. The contagion spread rapidly throughout the population. (Bulaşma hızla nüfusa yayıldı.)
2. The doctor warned us to stay away from the contagion. (Doktor bulaşmadan uzak durmamız konusunda uyardı.)
3. The contagion caused many deaths in the city. (Bulaşma şehirde birçok ölüme neden oldu.)
4. The government is taking measures to prevent the contagion from spreading. (Hükümet, bulaşmanın yayılmasını önlemek için önlemler alıyor.)
5. The contagion was so severe that many businesses had to close. (Bulaşma o kadar şiddetliydi ki birçok işletme kapatmak zorunda kaldı.)
6. The contagion can be spread through coughing and sneezing. (Bulaşma öksürme ve hapşırma yoluyla yayılabilir.)
7. The hospital is isolating patients with the contagion. (Hastane, bulaşma olan hastaları izole ediyor.)
8. The contagion has caused a shortage of medical supplies. (Bulaşma tıbbi malzemelerin kıtlığına neden oldu.)
9. The contagion has affected people all over the world. (Bulaşma tüm dünyadaki insanları etkiledi.)
10. The government has set up a task force to deal with the contagion. (Hükümet, bulaşmayla ilgili mücadele etmek için bir görev gücü kurdu.)
11. The contagion has forced many people to work from home. (Bulaşma birçok insanı evden çalışmaya zorladı.)
12. The contagion has caused panic in the community. (Bulaşma toplumda paniğe neden oldu.)
13. The contagion is highly contagious and spreads quickly. (Bulaşma çok bulaşıcı ve hızlı yayılır.)
14. The hospital staff is taking precautions to avoid contagion. (Hastane personeli bulaşmayı önlemek için önlemler alıyor.)
15. The contagion has led to the cancellation of many events. (Bulaşma birçok etkinliğin iptal edilmesine neden oldu.)
16. The contagion has put a strain on the healthcare system. (Bulaşma sağlık sistemi üzerinde bir baskı yarattı.)
17. The contagion has affected the economy in many ways. (Bulaşma birçok yönden ekonomiyi etkiledi.)
18. The contagion has highlighted the importance of good hygiene. (Bulaşma iyi hijyenin önemini vurguladı.)
19. The contagion has led to the development of new vaccines. (Bulaşma yeni aşıların geliştirilmesine yol açtı.)
20. The contagion has brought people together to work towards a common goal. (Bulaşma insanları ortak bir amaç için bir araya getirdi.)

21. The government has implemented strict measures to control the contagion. (Hükümet, bulaşmanın kontrol altına alınması için sıkı önlemler uyguladı.)
22. The contagion has shown the importance of social distancing. (Bulaşma, sosyal mesafenin önemini gösterdi.)
23. The hospital is running out of beds due to the contagion. (Hastane, bulaşma nedeniyle yatak sıkıntısı yaşıyor.)
24. The contagion has affected people of all ages and backgrounds. (Bulaşma tüm yaş gruplarındaki ve farklı arka planlardaki insanları etkiledi.)
25. The contagion has led to the closure of schools and universities. (Bulaşma, okulların ve üniversitelerin kapatılmasına neden oldu.)
26. The contagion has caused a lot of anxiety and stress. (Bulaşma, birçok kişide kaygı ve stres yarattı.)
27. The government has launched a public awareness campaign about the contagion. (Hükümet, bulaşma hakkında bir kamu farkındalığı kampanyası başlattı.)
28. The contagion has highlighted the importance of preparedness for future pandemics. (Bulaşma, gelecekteki salgınlar için hazırlıklı olmanın önemini vurguladı.)
29. The hospital is taking all necessary precautions to prevent contagion among patients. (Hastane, hastalar arasında bulaşmayı önlemek için gerekli tüm önlemleri alıyor.)
30. The contagion has caused a significant economic downturn in many countries. (Bulaşma, birçok ülkede önemli bir ekonomik düşüşe neden oldu.)