Conscious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Conscious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Conscious: Bilinçli, şuurlu

1. She is conscious of her surroundings. (O, çevresinin farkında.)
2. We need to be conscious of our actions. (Eylemlerimizin bilincinde olmamız gerekiyor.)
3. He was barely conscious after the accident. (Kazadan sonra neredeyse bilincini kaybetmişti.)
4. The company is conscious of its environmental impact. (Şirket, çevresel etkisinin farkında.)
5. I am conscious of the fact that I need to improve my communication skills. (İletişim becerilerimi geliştirmem gerektiği bilincindeyim.)
6. They were conscious of the risks involved. (Risklerin farkındaydılar.)
7. She made a conscious decision to leave the job. (İşten ayrılmak için bilinçli bir karar verdi.)
8. He is a conscious consumer who cares about the environment. (Çevreye önem veren bilinçli bir tüketicidir.)
9. The coach wants his team to be conscious of their strengths and weaknesses. (Antrenör, takımının güçlü ve zayıf yönlerinin farkında olmasını istiyor.)
10. I am trying to be more conscious of my health. (Sağlığıma daha bilinçli bir şekilde dikkat etmeye çalışıyorum.)
11. The artist was conscious of every brush stroke she made. (Sanatçı, yaptığı her fırça darbesinin farkındaydı.)
12. He was conscious of the fact that he had hurt her feelings. (Onun duygularını incittiği bilincindeydi.)
13. The company is making a conscious effort to reduce its carbon footprint. (Şirket, karbon ayak izini azaltmak için bilinçli bir çaba sarf ediyor.)
14. She is a conscious shopper who only buys products from sustainable sources. (Sürdürülebilir kaynaklardan ürün satın alan bilinçli bir alıcıdır.)
15. The student was conscious of the importance of studying for the exam. (Öğrenci, sınav için çalışmanın öneminin farkındaydı.)
16. The driver was conscious of the speed limit. (Sürücü, hız limitinin farkındaydı.)
17. The company is conscious of the need to diversify its product line. (Şirket, ürün yelpazesini çeşitlendirmenin gerekliliğinin farkında.)
18. She is conscious of the impact of her words on others. (Başkaları üzerindeki sözlerinin etkisinin farkındadır.)
19. The athlete was conscious of the need to maintain a healthy diet. (Sporcu, sağlıklı bir diyet sürdürmenin gerekliliğinin farkındaydı.)
20. The politician made a conscious effort to listen to the concerns of his constituents. (Politikacı, seçmenlerinin endişelerini dinlemek için bilinçli bir çaba gösterdi.)

21. She was conscious of the time and didn’t want to be late. (Zamanın farkındaydı ve geç kalmak istemiyordu.)
22. The company is conscious of the need to provide a safe working environment for its employees. (Şirket, çalışanları için güvenli bir çalışma ortamı sağlamanın gerekliliğinin farkındadır.)
23. He is conscious of the importance of saving money for the future. (Gelecek için para biriktirmenin öneminin farkındadır.)
24. The teacher was conscious of the different learning styles of her students. (Öğretmen, öğrencilerinin farklı öğrenme stillerinin farkındaydı.)
25. She made a conscious effort to be more patient with her children. (Çocuklarına karşı daha sabırlı olmak için bilinçli bir çaba gösterdi.)
26. The company is conscious of the need to use sustainable materials in its products. (Şirket, ürünlerinde sürdürülebilir malzemeler kullanmanın gerekliliğinin farkındadır.)
27. He was conscious of the fact that he needed to apologize for his mistake. (Hatası için özür dilemesi gerektiği bilincindeydi.)
28. The musician was conscious of the emotions that his music evoked in his audience. (Müzisyen, müziğinin izleyicilerinde uyandırdığı duyguların farkındaydı.)
29. She is a conscious traveler who tries to minimize her impact on the environment. (Çevreye olan etkisini en aza indirmeye çalışan bilinçli bir gezgindir.)
30. The patient was barely conscious after the surgery. (Ameliyattan sonra hastanın neredeyse bilinci kapalıydı.)