Conscience İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Conscience İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Conscience

Conscience, “vicdan” olarak Türkçe’ye çevrilen bir İngilizce kelime. Vicdan, bir kişinin doğru ve yanlışı ayırt etme yeteneği veya içsel bir yönergeler topluluğudur.

İşte bazı örnek cümleler:

  1. My conscience wouldn’t let me cheat on the exam. (Vicdanım sınavda kopya çekmeme izin vermedi.)
  2. He acted against his conscience to please his boss. (Patronunu memnun etmek için vicdanına karşı hareket etti.)
  3. She has a guilty conscience about lying to her parents. (Ebeveynlerine yalan söylediği için suçluluk hissi var.)
  4. The politician claimed to have a clear conscience about his actions. (Politikacı eylemleri konusunda temiz bir vicdana sahip olduğunu iddia etti.)
  5. The thief’s conscience eventually caught up with him. (Hırsızın vicdanı sonunda onu yakaladı.)
  6. I can’t make this decision without consulting my conscience. (Vicdanıma danışmadan bu kararı veremem.)
  7. The company’s decision to cut corners goes against my conscience. (Şirketin kısa yoldan para kazanma kararı vicdanıma aykırı.)
  8. He ignored his conscience and went ahead with the unethical business deal. (Vicdanını görmezden gelerek ahlaksız iş anlaşması yapmaya devam etti.)
  9. Her conscience was clear because she knew she had done the right thing. (Doğru şeyi yaptığını bildiği için vicdanı rahattı.)
  10. He had a nagging conscience about lying to his best friend. (En iyi arkadaşına yalan söyleme konusunda sürekli bir vicdan azabı çekiyordu.)
  11. I always try to listen to my conscience when making important decisions. (Önemli kararlar verirken her zaman vicdanıma kulak veririm.)
  12. The company’s actions were a violation of my conscience and moral principles. (Şirketin eylemleri vicdanımı ve ahlaki ilkelerimi ihlal etti.)
  13. She acted on her conscience and spoke out against the injustice. (Vicdanına uyarak adaletsizliğe karşı konuştu.)
  14. He had to live

with the consequences of his actions and face his guilty conscience. (Eylemlerinin sonuçlarıyla yaşamak ve suçlu vicdanıyla yüzleşmek zorunda kaldı.)
15. The company’s decision to exploit cheap labor went against her conscience. (Şirketin ucuz işçiliği sömürme kararı vicdanına aykırıydı.)

  1. He had a clear conscience because he knew he had done everything he could to help. (Yardım etmek için elinden geleni yaptığı için vicdanı rahattı.)
  2. She couldn’t sleep at night because her guilty conscience kept her awake. (Suçlu vicdanı onu uykusuz gecelere mahkum etti.)
  3. His conscience told him that lying was wrong, but he did it anyway. (Vicdanı yalan söylemenin yanlış olduğunu söyledi, ama yine de yaptı.)
  4. The environmental activist followed his conscience and fought to protect the planet. (Çevre aktivisti vicdanına uyarak gezegeni korumak için savaştı.)
  5. She had to listen to her conscience and break up with her toxic boyfriend. (Zehirli erkek arkadaşıyla ayrılması gerektiğini vicdanına kulak vererek anladı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.