Conjectural İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Conjectural İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Conjectural Nedir?

Conjectural, “varsayımsal” veya “hipotetik” anlamlarına gelen bir sıfattır. Bir fikrin ya da sonucun tahmin edilerek oluşturulduğunu ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. Conjectural statements are often based on incomplete information. (Varsayımsal ifadeler genellikle eksik bilgiye dayanır.)
2. The article presents a conjectural scenario for the future of the economy. (Makale, ekonominin geleceği için varsayımsal bir senaryo sunar.)
3. The author makes conjectural assumptions about the motives of the characters in the story. (Yazar, hikayedeki karakterlerin motivasyonları hakkında varsayımsal tahminlerde bulunur.)
4. The theory is still conjectural and needs further testing. (Teori hala varsayımsal ve daha fazla test edilmeye ihtiyaç duyuyor.)
5. She made a conjectural guess about the identity of the mysterious caller. (Gizemli arayanın kimliği hakkında varsayımsal bir tahminde bulundu.)
6. The conjectural nature of the evidence makes it difficult to draw any firm conclusions. (Kanıtın varsayımsal doğası, kesin sonuçlar çıkarmayı zorlaştırıyor.)
7. The detective presented a conjectural theory about the motive for the crime. (Dedektif, suçun nedeni hakkında varsayımsal bir teori sundu.)
8. The conjectural nature of the findings means that more research is needed. (Bulguların varsayımsal doğası, daha fazla araştırma gerektirir.)
9. The article is based on conjectural ideas that have not been fully tested. (Makale, tam olarak test edilmemiş varsayımsal fikirlere dayanıyor.)
10. He made a conjectural assumption about the cause of the problem. (Sorunun nedeni hakkında varsayımsal bir varsayım yaptı.)
11. The conjectural nature of the evidence means that it cannot be used in court. (Kanıtın varsayımsal doğası, mahkemede kullanılamaz.)
12. The report is full of conjectural claims that are not supported by evidence. (Rapor, kanıtlanmayan varsayımsal id

    dialarla doludur.)

13. The conjectural nature of the explanation makes it difficult to accept as fact. (Açıklamanın varsayımsal doğası, gerçek olarak kabul etmeyi zorlaştırır.)
14. The conjectural theory has been widely criticized for its lack of evidence. (Varsayımsal teori, kanıt eksikliği nedeniyle geniş çapta eleştirilmiştir.)
15. The conjectural nature of the argument undermines its credibility. (Argümanın varsayımsal doğası, inandırıcılığını zayıflatır.)
16. The book presents a conjectural history of the region based on oral tradition. (Kitap, sözlü geleneklere dayanan varsayımsal bir bölge tarihi sunar.)
17. The conjectural nature of the prediction makes it unreliable. (Tahminin varsayımsal doğası, güvenilir olmasını engeller.)
18. The article is full of conjectural language that suggests the author is not sure of their argument. (Makale, yazarın argümanından emin olmadığını gösteren varsayımsal bir dil ile doludur.)
19. The conjectural nature of the analysis means that it is open to interpretation. (Analizin varsayımsal doğası, yorumlamaya açık olduğu anlamına gelir.)
20. The theory remains conjectural until more evidence is found to support it. (Teori, desteklemek için daha fazla kanıt bulunana kadar varsayımsal olarak kalır.)