Confuse İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Confuse İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Confuse (karıştırmak, kafa karıştırmak)

Confuse kelimesi, bir şeyi anlamakta zorlanmak, karışıklık yaratmak veya kafa karışıklığına neden olmak anlamlarına gelir. Aşağıda confuse kelimesinin örnek cümlelerini ve Türkçe anlamlarını bulabilirsiniz:

  1. I’m confused about what to wear tonight. (Bu gece ne giyeceğime karar veremiyorum.)
  2. The instructions were confusing and hard to follow. (Talimatlar karışık ve takip etmesi zorluydu.)
  3. He deliberately confused me with his complicated explanation. (O, karmaşık açıklamasıyla beni bilerek kafamı karıştırdı.)
  4. The different colors of the wires confused me. (Kabloların farklı renkleri beni karıştırdı.)
  5. She looked confused and didn’t know where to go. (O, kararsız görünüyordu ve nereye gitmesi gerektiğini bilmiyordu.)
  6. The teacher’s explanation only confused the students more. (Öğretmenin açıklaması sadece öğrencileri daha da kafasını karıştırdı.)
  7. I’m sorry, I’m a bit confused. Can you repeat that? (Üzgünüm, biraz kafam karıştı. Tekrar eder misiniz?)
  8. The sudden change of plans confused everyone. (Planların aniden değişmesi herkesi karıştırdı.)
  9. She confused the two names and called me by the wrong one. (İki ismi karıştırdı ve yanlış olanı kullanarak beni yanlış adla çağırdı.)
  10. The map was old and outdated, which confused us. (Harita eskiydi ve güncel değildi, bu da bizi karıştırdı.)
  11. The complicated math problem confused even the smartest students. (Karmaşık matematik sorunu bile en akıllı öğrencileri bile kafasını karıştırdı.)
  12. The foreign language was confusing and difficult to learn. (Yabancı dil karışık ve öğrenmesi zordu.)
  13. The different accents and dialects in the region can confuse visitors. (Bölgedeki farklı aksanlar ve diyalektler ziyaretçileri karıştırabilir.)
  14. The contradictory statements made by the witnesses confused the jury. (Tanıkların çelişkili ifadeleri jüriyi karıştırdı.)
  15. The new software interface was confusing and hard to navigate. (Yeni yazılım arayüzü karışık ve gezinmesi zordu.)
  16. The sudden noise confused the animals in the forest. (Ani gürültü ormandaki hayvanları karıştırdı.)
  17. His vague instructions only confused the situation. (Belirsiz talimatları sadece durumu karıştırdı.)
  18. The strange behavior of the suspect confused the police. (Şüphelinin tuhaf davranışları polisi karıştırdı.)
    19
  1. Her contradictory statements confused her own argument. (Kendi argümanını çelişkili ifadeleri karıştırdı.)
  2. The complex rules and regulations can confuse people. (Karmaşık kurallar ve yönetmelikler insanları karıştırabilir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.