Confront İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Confront İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Confront

Türkçe Anlamı: Yüzleştirmek, karşı karşıya getirmek, mücadele etmek

  1. She had to confront her fears to overcome them. (Korkularıyla yüzleşmek için mücadele etmek zorunda kaldı.)
  2. The teacher had to confront the students about their behavior. (Öğretmen öğrencilerin davranışlarıyla yüzleşmek zorunda kaldı.)
  3. He knew he had to confront his boss about the problem. (Sorun hakkında patronuyla yüzleşmesi gerektiğini biliyordu.)
  4. The police officer confronted the suspect about the crime. (Polis memuru suçluyla suçlamalar hakkında yüzleşti.)
  5. She was nervous to confront her ex-boyfriend about the breakup. (Ayrılık hakkında eski erkek arkadaşıyla yüzleşmekten endişeliydi.)
  6. The company decided to confront their competitors by lowering their prices. (Fiyatlarını düşürerek rakipleriyle yüzleşmeye karar verdiler.)
  7. She finally confronted her addiction and sought help. (Bağımlılığıyla yüzleşti ve yardım aramaya karar verdi.)
  8. The politician had to confront allegations of corruption. (Politikacı yolsuzluk iddialarıyla yüzleşmek zorunda kaldı.)
  9. The team had to confront their weaknesses in order to improve. (Gelişmek için zayıflıklarıyla yüzleşmek zorunda kaldılar.)
  10. The couple had to confront their communication issues in therapy. (Terapide iletişim sorunlarıyla yüzleşmek zorunda kaldılar.)
  11. The soldier had to confront the reality of war. (Asker savaşın gerçekliğiyle yüzleşmek zorunda kaldı.)
  12. She decided to confront her friend about the hurtful comment. (Arkadaşına acı veren yorum hakkında yüzleşmek için karar verdi.)
  13. The athlete had to confront a career-ending injury. (Kariyer sonu yaralanmayla yüzleşmek zorunda kaldı.)
  14. The family had to confront their financial problems and make a budget. (Finansal sorunlarla yüzleşmek ve bütçe yapmak zorunda kaldılar.)
  15. The company had to confront the consequences of their actions. (Eylemlerinin sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kaldılar.)
  16. The community had to confront the issue of homelessness. (Evsizlik sorunuyla yüzleşmek zorunda kaldılar.)
  17. The student had to confront their fear of public speaking. (Topluluk önünde konuşma korkusuyla yüzleşmek zorunda kaldı.)
  18. The manager had to confront the employee about their performance. (Performansları hakkında çalışanıyla yüzleşmek zorunda kaldı.)
  19. The family had to confront their cultural differences in a multicultural society. (Çok kültürlü toplumda kültürel farklılıklarını yüzleş
  1. The environmentalist had to confront the government about the importance of protecting natural resources. (Doğal kaynakları korumanın önemini hükümetle yüzleşmek zorunda kalan çevreci.)

Türkçe Karşılığı: yüzleştirmek, karşı karşıya getirmek, mücadele etmek

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.