Confidingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Confidingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Confidingly

Türkçe Anlamı: Güvenerek, sırdaşlıkla, içtenlikle

  1. She confided in me confidingly about her personal issues. (O, kişisel sorunları hakkında bana içten bir şekilde güvendi.)
  2. He spoke confidingly to his therapist about his childhood trauma. (O, çocukluk travması hakkında terapistiyle içten bir şekilde konuştu.)
  3. She looked at him confidingly and told him her deepest secrets. (O, ona içten bir şekilde bakarak en derin sırlarını söyledi.)
  4. The two friends sat together, talking confidingly to each other about their dreams and fears. (İki arkadaş, birbirlerine hayalleri ve korkuları hakkında içten bir şekilde konuşarak bir arada oturdular.)
  5. She smiled confidingly at her best friend, knowing she could trust her with anything. (O, her şeye güvenebileceğini bildiği en iyi arkadaşına içten bir şekilde gülümsedi.)
  6. He whispered confidingly in her ear, telling her his deepest desires. (O, en derin arzularını anlatarak onun kulağına içten bir şekilde fısıldadı.)
  7. The teacher spoke confidingly to the student about her concerns for his grades. (Öğretmen, öğrencisinin notları hakkındaki endişelerini içtenlikle söyledi.)
  8. The children huddled together, talking confidingly about their secret hideout. (Çocuklar, gizli saklanma yerleri hakkında içten bir şekilde konuşarak bir araya geldiler.)
  9. She leaned in confidingly to her sister, sharing her plans for the future. (O, gelecek planları hakkında kız kardeşine içten bir şekilde fısıldadı.)
  10. The couple sat on the couch, speaking confidingly to each other about their hopes and dreams. (Çift, birbirlerine umutları ve hayalleri hakkında içten bir şekilde konuşarak kanepeye oturdular.)
  11. She looked at him confidingly, hoping he would understand her worries. (O, endişelerini anlayacağını umarak ona içten bir şekilde baktı.)
  12. The employee spoke confidingly to her boss about her struggles with her workload. (Çalışan, iş yüküyle ilgili mücadeleleri hakkında patronuna içtenlikle konuştu.)
  13. The best friends shared a hug, speaking confidingly to each other about their recent heartbreak
  1. She laughed confidingly with her friend about a silly mistake she made at work. (O, işte yaptığı aptalca hatayla ilgili arkadaşıyla içtenlikle güldü.)
  2. He looked at his wife confidingly, sharing his concerns about their finances. (O, finansal durumları hakkındaki endişelerini paylaşarak eşine içten bir şekilde baktı.)
  3. The group of friends sat in a circle, speaking confidingly to each other about their personal struggles. (Arkadaş grubu, kişisel mücadeleleri hakkında birbirlerine içten bir şekilde konuşarak bir daire oluşturdu.)
  4. She held her friend’s hand confidingly, telling her about her recent breakup. (O, son ayrılığı hakkında arkadaşına içten bir şekilde anlatarak elini sıktı.)
  5. He shared his fears with his therapist confidingly, hoping to find a solution to his anxiety. (O, anksiyetesine çözüm bulmak için terapistiyle içten bir şekilde korkularını paylaştı.)
  6. The mother spoke confidingly to her daughter about her own experiences with bullying. (Anne, kendi zorbalık deneyimleri hakkında kızına içten bir şekilde konuştu.)
  7. The couple sat on a bench, speaking confidingly to each other about their relationship problems. (Çift, ilişki sorunları hakkında içten bir şekilde konuşarak bir bankta oturdu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.