Compress İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Compress İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Compress İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Compress (Sıkıştırmak), bir nesneyi veya dosyayı daha küçük boyutlarda tutmak için kullanılan bir işlemdir. Bu işlem genellikle bilgisayar dosyalarında, ses kayıtlarında, videolarda ve görüntülerde kullanılır.

1. I need to compress this file before I send it as an email attachment. (Bu dosyayı e-posta ek olarak göndermeden önce sıkıştırmam gerekiyor.)
2. The air inside the tire was compressed to the recommended pressure. (Lastikteki hava önerilen basınca sıkıştırıldı.)
3. She used a compression bandage to reduce the swelling in her ankle. (Ayak bileğindeki şişliği azaltmak için sıkıştırma bandajı kullandı.)
4. The company used a compression algorithm to make their website load faster. (Şirket, web sitelerinin daha hızlı yüklenmesini sağlamak için bir sıkıştırma algoritması kullandı.)
5. He compressed the trash in the garbage can to make more room for other waste. (Çöpleri çöp kutusunda sıkıştırarak diğer atıklar için daha fazla yer açtı.)
6. The artist used a compressor pedal to make his guitar sound more dynamic. (Sanatçı, gitarının daha dinamik bir şekilde çalınmasını sağlamak için bir sıkıştırma pedalı kullandı.)
7. The parachute works by compressing the air beneath it, creating lift. (Paraşüt, altındaki havayı sıkıştırarak kaldırma kuvveti oluşturur.)
8. The engine uses a compression stroke to compress the fuel-air mixture before ignition. (Motor, ateşlemeden önce yakıt-hava karışımını sıkıştırmak için bir sıkıştırma stroku kullanır.)
9. The company uses a file compression tool to reduce the size of their data backups. (Şirket, veri yedeklemelerinin boyutunu azaltmak için bir dosya sıkıştırma aracı kullanır.)
10. The hiker compressed his sleeping bag to make it fit in his backpack. (Yürüyüşçü, uyku tulumunu sıkıştırarak sırt çantasına sığdırmak için kullanı.)
11. The chef compressed watermelon to create a unique texture for his salad. (Şef, salatası için benzersiz bir doku oluşturmak için karpuzu sıkıştırdı.)
12. The hydraulic press is used to compress metal sheets into various shapes. (Hidrolik pres, metal levhaları çeşitli şekillere sıkıştırmak için kullanılır.)
13. The compression stockings helped improve her circulation and reduce leg pain. (Sıkıştırma çorapları, dolaşımını iyileştirdi ve bacak ağrısını azalttı.)
14. The DJ used a compressor to balance the volume levels of different songs. (

15. The gymnast compressed her body to perform a tight tuck during her routine. (Cimnastikçi, rutininde sıkı bir şekilde katlanmak için vücudunu sıkıştırdı.)
16. The company used a data compression technique to reduce the storage space required for their files. (Şirket, dosyaları için gereken depolama alanını azaltmak için bir veri sıkıştırma tekniği kullandı.)
17. The athlete used a compression sleeve on his arm to help prevent injury. (Sporcu, sakatlanmayı önlemek için kolunda bir sıkıştırma kılıfı kullandı.)
18. The photographer used compression to create a sense of depth in his landscape photos. (Fotoğrafçı, manzara fotoğraflarında derinlik hissi oluşturmak için sıkıştırma kullandı.)
19. The compression ratio of the engine determines how much the fuel-air mixture is compressed before ignition. (Motorun sıkıştırma oranı, yakıt-hava karışımının ateşlemeden önce ne kadar sıkıştırıldığını belirler.)
20. The company used a lossless compression algorithm to ensure that their data backups could be restored without any loss of information. (Şirket, veri yedeklemelerinin bilgi kaybı olmadan geri yüklenebilmesi için kayıpsız bir sıkıştırma algoritması kullandı.)