Complacent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Complacent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Complacent Nedir?

Complacent kelimesi Türkçe’de “kendini beğenmiş, özgüvenli, rahat” anlamlarına gelir. Genellikle kişilerin ya da kurumların bir başarıya veya duruma fazla güvenip, daha fazla çalışma ihtiyacı duymadan rahatlaması durumunu ifade eder.

Örnek Cümleler:

1. She is complacent about her exam, thinking she will pass without any studying. (O, sınavı hakkında kendini beğenmiş, hiç çalışmadan geçeceğini düşünüyor.)
2. The company became complacent after a few years of success, and eventually lost their market share. (Şirket birkaç yıl başarılı olduktan sonra kendini beğenmiş hale geldi ve sonunda pazar payını kaybetti.)
3. He became complacent in his job and stopped trying to improve himself. (İşinde kendini beğenmiş hale geldi ve kendini geliştirmeye çalışmayı bıraktı.)
4. The team’s complacency led to their defeat in the championship. (Takımın kendini beğenmişliği, şampiyonada yenilgiye neden oldu.)
5. The government’s complacency in dealing with the pandemic has caused many unnecessary deaths. (Hükümetin pandemiyle mücadelesindeki kendini beğenmişliği, birçok gereksiz ölüme neden oldu.)
6. Don’t become complacent about your health just because you’re young. (Genç olduğunuz için sağlığınız hakkında kendinizi beğenmeyin.)
7. The company’s complacency about its environmental impact caused public backlash. (Şirketin çevresel etkisi hakkında kendini beğenmişliği, halkın tepkisine neden oldu.)
8. He was complacent in his relationship and didn’t realize that his partner was unhappy. (İlişkisinde kendini beğenmişti ve partnerinin mutsuz olduğunu fark etmedi.)
9. The coach warned the players not to become complacent after their early lead. (Antrenör, oyuncuları erken önde olduklarından sonra kendilerini beğenmiş hale gelmemeleri konusunda uyardı.)
10. Complacency is the enemy of progress. (Kendini beğenmişlik, ilerlemenin düşmanıdır.)
11. The CEO’s complacency led to the company’s downfall. (CEO’nun kendini beğenmişliği, şirketin çöküşüne neden oldu.)
12. We can’t afford to be complacent about climate change. (İklim değişikliği hakkında kendimizi beğenmiş hale getiremeyiz.)
13. She was complacent about her safety and didn’t take the necessary precautions. (Güvenliği konusunda kendini beğenmişti ve gerekli önlemleri almadı.)
14. The team’s complacency cost them the game. (Takımın kendini beğenmişliği, on

ların maçlarını kaybetmelerine neden oldu.)
15. Complacency can lead to missed opportunities. (Kendini beğenmişlik, kaçırılan fırsatlara neden olabilir.)

16. The company’s complacency about customer service led to many unhappy customers. (Şirketin müşteri hizmetleri hakkındaki kendini beğenmişliği, birçok mutsuz müşteriye neden oldu.)
17. It’s important to stay motivated and avoid complacency in your career. (Kariyerinizde motivasyonunuzu korumak ve kendinizi beğenmişlikten kaçınmak önemlidir.)
18. The politician’s complacency about the state of the economy cost him the election. (Politikacının ekonominin durumu hakkındaki kendini beğenmişliği, seçimlerde kaybetmesine neden oldu.)
19. The team’s complacency about their opponents led to a surprise defeat. (Takımın rakipleri hakkındaki kendini beğenmişliği, sürpriz bir yenilgiye neden oldu.)
20. Complacency is a trap that can be hard to escape from. (Kendini beğenmişlik, çıkılması zor bir tuzaktır.)

Türkçe Karşılıkları:

1. kendini beğenmiş
2. özgüvenli
3. rahatlamak
4. kendini beğenmişlikleri
5. kendini beğenmişliği
6. kendini beğenmek
7. kendini beğenmişliği
8. kendini beğenmiş
9. kendini beğenmiş hale gelmemeleri
10. kendini beğenmişlik
11. kendini beğenmişliği
12. kendini beğenmiş hale getiremeyiz
13. kendini beğenmişti
14. kendini beğenmişliği
15. kendini beğenmişlik
16. müşteri hizmetleri hakkındaki kendini beğenmişliği
17. kendinizi beğenmişlikten kaçınmak
18. ekonominin durumu hakkındaki kendini beğenmişliği
19. rakipleri hakkındaki kendini beğenmişliği
20. kendini beğenmişlik