Compel İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Compel İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Compel Nedir?


Compel, birini veya bir şeyi zorla yapmaya veya yapmaktan alıkoymaya yönelik bir eylemdir. Bu kelime, bir şeyi yapmak veya yapmamak için zorlama veya etkileme anlamında kullanılır.

Örnek Cümleler:


1. The teacher compelled the students to complete their homework. (Öğretmen öğrencileri ödevlerini tamamlamak için zorladı.)
2. I feel compelled to tell the truth. (Doğruyu söylemek zorunda hissediyorum.)
3. The evidence compelled the jury to reach a guilty verdict. (Kanıt, jürinin suçlu kararına varmasını zorladı.)
4. He was compelled to resign from his position. (Pozisyonundan istifa etmek zorunda kaldı.)
5. The financial situation compelled the company to downsize. (Finansal durum, şirketin küçülmeye gitmesini zorladı.)
6. The threat of a hurricane compelled the residents to evacuate. (Kasırga tehdidi, sakinleri tahliye etmeye zorladı.)
7. Her passion for music compelled her to become a musician. (Müzik tutkusu, müzisyen olmaya zorladı.)
8. The doctor compelled her to quit smoking. (Doktor, sigarayı bırakması için onu zorladı.)
9. The witness was compelled to testify in court. (Tanık, mahkemede ifade vermeye zorlandı.)
10. His love for his country compelled him to join the army. (Vatan sevgisi, orduda hizmet etmeye zorladı.)
11. The law compels us to pay taxes. (Kanun, vergi ödememizi zorunlu kılar.)
12. The contract compels both parties to fulfill their obligations. (Sözleşme, her iki tarafın da yükümlülüklerini yerine getirmesini zorlar.)
13. Her fear of failure compelled her to work harder. (Başarısızlık korkusu, daha çok çalışmaya zorladı.)
14. The threat of a lawsuit compelled the company to settle. (Dava tehdidi, şirketi anlaşmaya zorladı.)
15. His conscience compelled him to confess his crime. (Vicdanı, suçunu itiraf etmeye zorladı.)
16. The urgency of the situation compelled them to take action. (Durumun aciliyeti, harekete geçmeye zorladı.)
17. The parents compelled their children to apologize. (Ebeveynler, çocuklarını özür dilemeye zorladı.)
18. The law enforcement officer compelled the suspect to drop his weapon. (Kolluk kuvvetleri, şüphelinin silahını bırakmaya zorladı.)
19. The deadline compelled her to work quickly. (Son tarih, hızlı çalışmaya zorladı.)
20. His sense of duty compelled him to help others. (Görev bilinci, başkalarına yardım etmeye zorladı.)

Bu örnek cümleler, “compel” kel

imenin farklı anlamlarını ve kullanımlarını göstermektedir. Compel kelimesi, çoğunlukla birini bir şeyi yapmaya zorlama eylemini ifade etse de, bazı durumlarda zorlama hissi vermeden etkileme anlamında da kullanılabilir. Örneğin, “the beautiful scenery compelled me to take a photo” (güzel manzara beni bir fotoğraf çekmeye zorlamadı, ancak beni etkiledi ve bir fotoğraf çekmeye karar verdim) gibi bir kullanım.

Compel kelimesi, sıklıkla zorlama, zorunlu kılma, baskı veya etki altında bırakma anlamlarında kullanılır. Bu kelime, genellikle negatif bir anlam taşısa da, bazı durumlarda pozitif bir anlam da taşıyabilir. Örneğin, “her passion for music compelled her to become a musician” (müzik tutkusu, onu müzisyen olmaya zorladı) gibi bir kullanım, birinin hayallerini gerçekleştirmesine yardımcı olmak için içsel bir motivasyon sağlayabilecek bir etki anlamına gelir.

Sonuç olarak, “compel” kelimesi, birini bir şeyi yapmaya zorlama veya yapmaktan alıkoyma anlamında kullanılan bir fiildir ve örnek cümlelerde gösterildiği gibi farklı kullanım alanları vardır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.