Compassion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Compassion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Compassion Nedir?

Compassion, Türkçe karşılığı ile şefkat, merhamet, acıma gibi duyguları ifade eder. Başkalarının acılarına karşı anlayışlı, yardımsever ve duyarlı olmak anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. Compassion is an essential quality for a healthcare professional. (Şefkat, bir sağlık çalışanı için önemli bir kalite özellikidir.)
2. The teacher showed compassion for the struggling student. (Öğretmen, zorluk çeken öğrenciye şefkat gösterdi.)
3. We should have compassion for those less fortunate than us. (Bizimden daha az şanslı olanlara şefkatli olmalıyız.)
4. She was moved to tears by the compassion of the volunteers. (Gönüllülerin şefkatine gözyaşlarına boğuldu.)
5. The politician spoke about the need for compassion in public policy. (Politikacı, kamu politikasında şefkat gerektiğinden bahsetti.)
6. The charity is dedicated to showing compassion to those in need. (Kuruluş, ihtiyaç sahiplerine şefkat göstermeye adanmıştır.)
7. The nurse demonstrated compassion towards the elderly patient. (Hemşire, yaşlı hastaya karşı şefkat gösterdi.)
8. The priest preached about the importance of compassion in religion. (Rahip, dinde şefkatin öneminden bahsetti.)
9. The dog looked up at her with compassion in its eyes. (Köpek, gözlerinde şefkatle ona baktı.)
10. She approached the homeless man with compassion and offered him food. (O, evsiz adama şefkatle yaklaştı ve ona yiyecek teklif etti.)
11. The firefighter showed compassion towards the family who lost their home in the fire. (İtfaiyeci, evini yangında kaybeden aileye karşı şefkat gösterdi.)
12. The therapist listened to her patient with compassion and understanding. (Terapist, hastasını şefkatle ve anlayışla dinledi.)
13. The athlete’s injury elicited compassion from his teammates. (Sporcu, sakatlığı takım arkadaşlarından şefkat

14. The community rallied together with compassion after a natural disaster struck. (Doğal afet sonrasında toplum, birlikte şefkatle hareket etti.)
15. The child’s tears evoked compassion from the adults around him. (Çocuğun gözyaşları, onun etrafındaki yetişkinlerde şefkat uyandırdı.)
16. The artist’s work was full of compassion for the suffering of humanity. (Sanatçının eseri, insanlık acısına şefkatle doluydu.)
17. The volunteer organization provided compassionate care for the terminally ill. (Gönüllü organizasyon, ölümcül hastalığı olanlara şefkatli bakım sağladı.)
18. The social worker’s job requires a lot of compassion and empathy. (Sosyal çalışmacının işi, çok fazla şefkat ve empati gerektirir.)
19. The soldier’s bravery was matched only by his compassion for civilians caught in the crossfire. (Askerin cesareti, çatışma bölgesinde mahsur kalan sivillere olan şefkatiyle eşdeğerdi.)
20. The religious leader urged his followers to practice compassion towards all living beings. (Din lideri, tüm canlılara karşı şefkatli olmayı uygulamaları için takipçilerine çağrıda bulundu.)