Comely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Comely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Comely (Güzel, çekici)

Comely kelimesi, güzel, cazibeli, çekici anlamlarına gelir. Aşağıda comely kelimesinin kullanıldığı örnek cümleler bulunmaktadır.

1. She is a comely woman. (O, güzel bir kadındır.)
2. He is attracted to her comely smile. (O, onun çekici gülümsemesine çekiliyor.)
3. The comely view from the hilltop was breathtaking. (Tepeden görülen güzel manzara nefes kesiciydi.)
4. The comely flowers added a lovely touch to the garden. (Güzel çiçekler bahçeye güzel bir dokunuş kattı.)
5. The comely actress captivated the audience with her performance. (Güzel aktris performansıyla seyirciyi kendine hayran bıraktı.)
6. She dressed in a comely way for the party. (Parti için güzel bir şekilde giyindi.)
7. The comely painting hung on the wall was a masterpiece. (Duvarı süsleyen güzel tablo bir başyapıttı.)
8. Her comely voice was perfect for the role. (Onun güzel sesi rol için mükemmeldi.)
9. The comely architecture of the building was impressive. (Bina güzel mimarisiyle etkileyiciydi.)
10. The comely sunset over the ocean was stunning. (Deniz üzerindeki güzel gün batımı şaşırtıcıydı.)
11. The comely bride looked radiant in her wedding dress. (Güzel gelin düğün elbisesiyle parlak görünüyordu.)
12. The comely city streets were bustling with activity. (Güzel şehir sokakları aktiviteyle doluydu.)
13. The comely melodies of the music filled the concert hall. (Müziğin güzel melodileri konser salonunu doldurdu.)
14. The comely aroma of the flowers filled the room. (Çiçeklerin güzel kokusu odayı doldurdu.)
15. The comely garden was a peaceful retreat from the busy city. (Güzel bahçe, yoğun şehirden sakin bir kaçıştı.)
16. The comely model was the star of the fashion show. (Güzel manken, moda şovunun yıldızıydı.)
17. The comely smile on her face brightened up the room. (Yüzündeki güzel gülümseme odayı aydınlattı.)
18. The comely architecture of the church was awe-inspiring. (Kilisenin güzel mimarisi hayranlık uyandırıcıydı.)
19. The comely dress she wore accentuated her beauty. (Giydiği güzel elbise onun güzelliğini vurguladı.)
20. The comely scenery along the coast was breathtaking. (Kıyı boyunca güzel manzara nefes kesiciydi.)

21. His comely manners and polite behavior impressed everyone. (Onun güzel tavırları ve kibar davranışları herkesi etkiledi.)
22. The comely architecture of the old building was a testament to the past. (Eski binanın güzel mimarisi geçmişe bir anıttı.)
23. The comely sound of the piano filled the concert hall with joy. (Piyanonun güzel sesi konser salonunu neşeyle doldurdu.)
24. The comely beach was a perfect spot for a romantic getaway. (Güzel plaj, romantik bir kaçamak için mükemmel bir noktaydı.)
25. The comely decorations at the party created a festive atmosphere. (Partideki güzel süslemeler eğlenceli bir atmosfer yarattı.)
26. The comely sunset behind the mountains was a sight to behold. (Dağların ardındaki güzel gün batımı görülmeye değerdi.)
27. Her comely features were enhanced by her makeup. (Makyajı, onun güzel özelliklerini daha da belirginleştirdi.)
28. The comely horse galloped through the meadow with grace. (Güzel at çayırlıkta zarifçe koştu.)
29. The comely garden was a source of inspiration for the artist. (Güzel bahçe, sanatçı için bir ilham kaynağıydı.)
30. The comely smile on the child’s face melted everyone’s heart. (Çocuğun yüzündeki güzel gülümseme herkesin kalbini ısıttı.)