Column İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Column İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Column Nedir?

Column, Türkçe’de sütun veya direk anlamına gelmektedir. Genellikle yapıların taşıyıcı elemanlarından biridir ve birkaç farklı malzemeden yapılmış olabilirler. İç mimarlıkta ise dekoratif bir öğe olarak kullanılabilirler.

Örnek cümleler:

1. The building had six columns at the entrance. (Binanın girişinde altı sütun vardı.)
2. The newspaper article was printed in a narrow column. (Gazete makalesi dar bir sütunda basılmıştı.)
3. The dancers twirled around the columns on the stage. (Dansçılar sahnede sütunların etrafında döndüler.)
4. The architect designed the building with Ionic columns. (Mimar İyonik sütunlarla binayı tasarladı.)
5. The ancient Greek temples were often decorated with columns. (Antik Yunan tapınakları genellikle sütunlarla süslenirdi.)
6. The statue stood on a marble column in the center of the square. (Heykel meydandaki mermer sütunun üzerinde duruyordu.)
7. The room had a column that divided it into two sections. (Odayı iki bölüme ayıran bir sütun vardı.)
8. The artist painted a beautiful mural on the column in the park. (Sanatçı parktaki sütuna güzel bir fresk resmetti.)
9. The roof of the porch was supported by four columns. (Verandanın çatısı dört sütunla destekleniyordu.)
10. The office had a large column in the middle of the room. (Ofisin ortasında büyük bir sütun vardı.)
11. The historical building had ornate columns with intricate details. (Tarihi yapı ayrıntılı detaylara sahip süslü sütunlarla doluydu.)
12. The stadium had a huge video screen on top of a tall column. (Stadyumun üstünde yüksek bir sütunun üzerinde dev bir video ekranı vardı.)
13. The library had bookshelves arranged in rows and columns. (Kütüphane rafları satır ve sütunlar halinde düzenlenmişti.)
14. The ballroom had elegant crystal chandeliers hanging from the columns. (Balosalonu sütunlardan sarkan zarif kristal avizelerle donatılmıştı.)
15. The building’s façade was decorated with rows of white columns. (Binanın cephesi beyaz sütunlarla süslenmişti.)
16. The outdoor wedding ceremony was held under a flower-covered column. (Açık hava düğün töreni çiçeklerle kaplı bir sütunun altında gerçekleşti.)
17. The columns in the hallway were painted a deep shade of red. (Koridordaki sütunlar koyu kırmızıya boyanmıştı.)
18. The restaurant had a cozy corner table next to a decorative column. (Restoranda dekoratif bir sütunun yanında rahat bir köşe masası vardı.)
19. The shopping center had a

20. The museum exhibit featured ancient artifacts displayed on pedestals and columns. (Müze sergisi antik eserleri sütunlar ve kaidesi üzerinde sergiliyordu.)

Türkçe Karşılıkları:

1. The building had six columns at the entrance. (Bina girişinde altı sütun vardı.)
2. The newspaper article was printed in a narrow column. (Gazete makalesi dar bir sütunda basılmıştı.)
3. The dancers twirled around the columns on the stage. (Dansçılar sahnede sütunların etrafında döndüler.)
4. The architect designed the building with Ionic columns. (Mimar İyonik sütunlarla binayı tasarladı.)
5. The ancient Greek temples were often decorated with columns. (Antik Yunan tapınakları genellikle sütunlarla süslenirdi.)
6. The statue stood on a marble column in the center of the square. (Heykel meydandaki mermer sütunun üzerinde duruyordu.)
7. The room had a column that divided it into two sections. (Odayı iki bölüme ayıran bir sütun vardı.)
8. The artist painted a beautiful mural on the column in the park. (Sanatçı parktaki sütuna güzel bir fresk resmetti.)
9. The roof of the porch was supported by four columns. (Verandanın çatısı dört sütunla destekleniyordu.)
10. The office had a large column in the middle of the room. (Ofisin ortasında büyük bir sütun vardı.)
11. The historical building had ornate columns with intricate details. (Tarihi yapı ayrıntılı detaylara sahip süslü sütunlarla doluydu.)
12. The stadium had a huge video screen on top of a tall column. (Stadyumun üstünde yüksek bir sütunun üzerinde dev bir video ekranı vardı.)
13. The library had bookshelves arranged in rows and columns. (Kütüphane rafları satır ve sütunlar halinde düzenlenmişti.)
14. The ballroom had elegant crystal chandeliers hanging from the columns. (Balosalonu sütunlardan sarkan zarif kristal avizelerle donatılmıştı.)
15. The building’s façade was decorated with rows of white columns. (Binanın cephesi beyaz sütunlarla süslenmişti.)
16. The outdoor wedding ceremony was held under a flower-covered column. (Açık hava düğün töreni çiçeklerle kaplı bir sütunun altında gerçekleşti.)
17. The columns in the hallway were painted a deep shade of red. (Koridordaki sütunlar koyu kırmızıya boyanmıştı.)
18. The restaurant had a cozy corner table next to a decorative column. (Restoranda dekoratif bir sütunun yanında rahat bir köşe masası vardı.)
19. The shopping center had a modern design with sleek columns. (Alışveriş merkezi şık sütunları olan modern bir tasarıma sahipti.)
20. The museum exhibit featured ancient artifacts displayed on