Coachman İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Coachman İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Coachman Nedir?

Coachman, atların çektiği bir araç olan koçun sürücüsüdür. Coachman, ayrıca insanları taşımak için tasarlanmış bir araç olan koçların da sürücüsüdür.

Örnek Cümleler:

1. The coachman guided the horses through the narrow streets of the city. (Koç sürücüsü, atları şehirdeki dar sokaklardan geçirdi.)
2. The coachman cracked his whip, and the horses started galloping. (Koç sürücüsü kamçısını çekti ve atlar koşmaya başladı.)
3. The coachman stopped the carriage in front of the hotel. (Koç sürücüsü, arabayı otelin önünde durdurdu.)
4. The coachman helped the lady into the carriage. (Koç sürücüsü, hanımefendiyi arabaya yardım etti.)
5. The coachman was a skilled driver and had been driving for many years. (Koç sürücüsü, uzun yıllar boyunca sürücülük yapmış yetenekli bir sürücüydü.)
6. The coachman wore a top hat and a coat to keep him warm in the cold weather. (Koç sürücüsü soğuk havada sıcak tutmak için şapka ve ceket giydi.)
7. The coachman directed the horses to turn left at the next corner. (Koç sürücüsü atları bir sonraki köşede sola dönmeleri için yönlendirdi.)
8. The coachman had to navigate the narrow bridge with great skill. (Koç sürücüsü dar köprüyü büyük bir ustalıkla geçmek zorunda kaldı.)
9. The coachman slowed down the carriage as they approached the steep hill. (Koç sürücüsü, dik tepeye yaklaşırken arabayı yavaşlattı.)
10. The coachman stopped the horses to give them a rest and some water. (Koç sürücüsü atları dinlendirmek ve su vermek için durdurdu.)
11. The coachman drove the carriage into the courtyard of the mansion. (Koç sürücüsü, arabayı malikanenin avlusuna sürdü.)
12. The coachman checked the harnesses to make sure they were secure before starting the journey. (Koç sürücüsü, yolculuğa başlamadan önce dizginleri kontrol etti ve emniyetli olduklarından emin oldu.)
13. The coachman was a friendly man who loved his job. (Koç sürücüsü, işini seven ve dostça bir adamdı.)
14. The coachman drove the carriage at a steady pace along the country road. (Koç sürücüsü, arabayı ülke yolu boyunca istikrarlı bir tempoda sürdü.)
15. The coachman used his whip to scare away the stray dog that

was chasing after the carriage. (Koç sürücüsü, arabayı kovalayan sokak köpeğini korkutmak için kamçısını kullandı.)
16. The coachman had to navigate the bumpy road with care to avoid tipping over the carriage. (Koç sürücüsü, arabayı devirmemek için dikkatle çukurlu yolu geçmek zorunda kaldı.)

17. The coachman tipped his hat to the passengers as they disembarked from the carriage. (Koç sürücüsü, yolcular arabadan indiklerinde şapkalarını çıkararak selam verdi.)
18. The coachman whistled a tune as he drove the carriage through the countryside. (Koç sürücüsü, arabayı kırda sürerken bir melodi düdükledi.)
19. The coachman loaded the luggage onto the carriage before setting off on the journey. (Koç sürücüsü, yolculuğa başlamadan önce bagajı arabaya yükledi.)
20. The coachman was a reliable and trustworthy man who always put the safety of his passengers first. (Koç sürücüsü, her zaman yolcularının güvenliğini öncelikli tutan güvenilir ve dürüst bir adamdı.)