Clock İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Clock İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Türkçe: Saat

Saat kelimesi, zamanın ölçülmesinde kullanılan bir araç veya cihazı ifade eder.

1. I always check the clock before leaving the office. (Ofisten çıkmadan önce her zaman saate bakarım.)
2. My clock is five minutes fast. (Saatim beş dakika ileri.)
3. Can you set the clock for me, please? (Saatimi ayarlayabilir misin lütfen?)
4. The clock on the wall stopped working. (Duvar saati çalışmayı durdurdu.)
5. She glanced at the clock and realized she was late. (Saatine göz attı ve geç kaldığını fark etti.)
6. The clock chimed midnight. (Saat geceyarısını çaldı.)
7. He wound up the clock every day. (Saatı her gün kurdu.)
8. The clock ticked loudly in the silent room. (Sessiz odada saat tıkırdadı.)
9. The clock struck one, and he decided to go to bed. (Saat biri vurdu ve yatmaya karar verdi.)
10. I have a digital clock on my bedside table. (Yatak başımda dijital bir saatim var.)
11. The grandfather clock in the hallway is a family heirloom. (Koridordaki dede saati aile mirasıdır.)
12. I’m running late, and the clock is ticking. (Geç kalıyorum, saat hızla ilerliyor.)
13. The clock in the kitchen is slow. (Mutfaktaki saat geç kalıyor.)
14. She has a clock tattooed on her wrist. (Bileğinde bir saat dövmesi var.)
15. The clock tower is a landmark of the city. (Saat kulesi şehrin simgesidir.)
16. The clock radio woke him up at 6 am. (Saat radyo onu saat 6’da uyandırdı.)
17. The clock in the classroom is synchronized with the bell. (Sınıftaki saat çanla senkronize edilmiştir.)
18. I lost track of time and forgot to wind up the clock. (Zamanı kaybettim ve saati kurmayı unuttum.)
19. The cuckoo clock chimes every hour. (Kukla saat her saat başı öter.)
20. The clock is ticking, and we need to make a decision soon. (Saat ilerliyor ve yakında bir karar vermemiz gerekiyor.)

21. The clock on my phone automatically adjusts for daylight saving time. (Telefonumdaki saat otomatik olarak yaz saati uygulamasına geçer.)
22. The antique clock was worth a fortune. (Antika saat bir servete değerindeydi.)
23. The clock in the living room has a loud alarm. (Salondaki saat yüksek alarmıyla dikkat çeker.)
24. She glanced at the clock on the dashboard and realized she was running late. (Arabanın gösterge panelindeki saate baktı ve geç kaldığını fark etti.)
25. The clock tower was illuminated by colorful lights for the holiday season. (Saat kulesi tatil sezonu için renkli ışıklarla aydınlatıldı.)
26. The clock app on my computer is always open. (Bilgisayarımın saati uygulaması her zaman açıktır.)
27. The clock in the office was synchronized with the company’s server. (Ofisteki saat şirket sunucusuyla senkronize edildi.)
28. The clock in the church steeple chimed every quarter hour. (Kilise kulesindeki saat her çeyrek saatte ötüyordu.)
29. The clock mechanism was intricate and delicate. (Saat mekanizması karmaşık ve hassastı.)
30. She checked her watch, and the clock was ticking down to her presentation. (Saatine baktı ve sunumuna kalan zaman azalıyordu.)