Clarity İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Clarity
Clarity kelimesi, Türkçe’de “açıklık, netlik, berraklık” anlamlarına gelir. Bir şeyin açık, net ve anlaşılır olması durumunu ifade eder.
- The instructions on the packaging lack clarity. (Paketlemedeki talimatlar netlikten yoksun.)
- She speaks with clarity and confidence. (O, açıklık ve güvenle konuşur.)
- The clarity of his argument was impressive. (Onun argümanının netliği etkileyiciydi.)
- The sound quality of the recording was lacking in clarity. (Kaydın ses kalitesi açıklıktan yoksundu.)
- The clarity of the water in the lake was breathtaking. (Göldeki suyun berraklığı nefes kesiciydi.)
- She found clarity in her thoughts after a long meditation session. (Uzun bir meditasyon seansından sonra düşüncelerinde netlik buldu.)
- The clarity of his vision was evident in his artwork. (Sanat eserlerindeki görüşünün netliği açıktı.)
- The speaker’s message lacked clarity and was difficult to understand. (Konuşmacının mesajı netlikten yoksun ve anlaşılması zordu.)
- The clarity of the night sky was remarkable. (Gece gökyüzündeki açıklık dikkat çekiciydi.)
- The report lacked clarity and needed to be rewritten. (Rapor netlikten yoksundu ve yeniden yazılması gerekiyordu.)
- She appreciated the clarity of his explanation. (Onun açıklamasındaki netliği takdir etti.)
- The clarity of the diamond was remarkable. (Elmasın berraklığı dikkat çekiciydi.)
- The clarity of his memory surprised everyone. (Onun hafızasındaki netlik herkesi şaşırttı.)
- The clarity of the image on the screen was impressive. (Ekran görüntüsündeki açıklık etkileyiciydi.)
- The author’s writing style emphasized clarity over complexity. (Yazarın yazım tarzı karmaşıklık yerine netliği vurguluyordu.)
- The clarity of the sound system made the concert even more enjoyable. (Ses sisteminin netliği konseri daha da keyifli hale getirdi.)
- She had a moment of clarity and realized what she needed to do. (Bir anlık netlikle ne yapması gerektiğini fark etti.)
- The clarity of the mountain air was refreshing. (Dağ havasındaki açıklık ferahlatıcıydı.)
- The instructions were written with clarity and were easy to follow. (Talimatlar açıklıkla yazılmış ve takip etmesi kolaydı.)
- The therapist helped her gain clarity about her emotions. (Terapist duyguları hakkında netlik kazanmasına yardımcı oldu.)
- The clarity of the message in the advertisement was effective in attracting customers. (Reklamdaki mesajın açıklığı müşterileri çekmede etkili oldu.)
- The clarity of his voice made him stand out as a great public speaker. (Sesi açık olduğu için harika bir konuşmacı olarak ön plana çıktı.)
- The clarity of the map made it easy for us to navigate. (Haritanın açıklığı sayesinde gezinmek kolay oldu.)
- The clarity of the objectives set by the team leader helped everyone stay focused. (Takım liderinin belirlediği hedeflerin netliği herkesin odaklanmasına yardımcı oldu.)
- The clarity of the situation was obvious, there was no room for misinterpretation. (Durumun açıklığı açıktı, yanlış anlamaya yer yoktu.)
- The teacher emphasized the importance of clarity in written communication. (Öğretmen, yazılı iletişimde netliğin önemini vurguladı.)
- The clarity of the colors in the painting was stunning. (Tablodaki renklerin berraklığı çarpıcıydı.)
- The scientist’s explanation lacked clarity, leaving the audience confused. (Bilim adamının açıklaması netlikten yoksun olduğu için izleyiciler kafası karıştı.)
- The clarity of the company’s mission statement was key to their success. (Şirketin misyon beyanındaki netlik, başarısı için önemliydi.)
- The lawyer’s argument was strong due to its clarity and coherence. (Avukatın argümanı netliği ve uyumu sayesinde güçlüydü.)
Hemen Yorum Yaz