Cheek İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Cheek (yanak) İle İlgili Cümleler
Cheek kelimesi Türkçe’de “yanak” anlamına gelmektedir. Aşağıda İngilizce örnek cümleler verilmiştir:
- She has rosy cheeks. (O’nun pembe yanakları var.)
- The baby’s cheeks are so chubby. (Bebeğin yanakları çok tombul.)
- He planted a kiss on her cheek. (Onun yanaklarına bir öpücük kondurdu.)
- She blushed and covered her cheeks with her hands. (Kızardı ve elleriyle yanaklarını kapattı.)
- The boxer got hit in the cheek and it swelled up. (Boksörün yanaklarına darbe aldı ve şişti.)
- Her cheeks dimpled when she smiled. (Gülümserken yanakları çukurlaştı.)
- The dentist patted the child’s cheek to reassure him. (Dişçi, çocuğu rahatlatmak için yanaklarına dokundu.)
- She rested her cheek against his chest. (Onun göğsüne yanaklarını dayadı.)
- His beard tickled her cheeks when he kissed her. (Öpücüklerinde sakalı yanaklarını gıcıklandırdı.)
- The cold wind made her cheeks turn red. (Soğuk rüzgar onun yanaklarını kızarttı.)
- The actress had tears streaming down her cheeks. (Oyuncunun yanaklarından gözyaşları süzülüyordu.)
- He pinched her cheek affectionately. (Onun yanaklarını sevgiyle sıktı.)
- The little girl had a scratch on her cheek. (Küçük kızın yanaklarında çizik vardı.)
- She applied blush to her cheeks for a rosy glow. (Pembe bir ışıltı için yanaklarına allık sürdü.)
- The toddler drooled and wiped his cheek with his sleeve. (Yürümeye başlayan çocuk salyasını akıttı ve yanaklarını kolumla sildi.)
- She leaned over to kiss her grandmother’s cheek. (Büyükannesinin yanaklarını öpmek için eğildi.)
- The comedian made a joke about his chubby cheeks. (Komedyen tombul yanakları hakkında bir şaka yaptı.)
- She nuzzled her cheek against her dog’s fur. (Köpeğinin tüylerine yanaklarını sürttü.)
- The actor had to fake a bruise on his cheek for the movie. (Aktör, film için yanaklarına sahte bir yara yapmak zorunda kaldı.)
- She wiped away the tear that was rolling down her cheek. (Onun yanaklarından süzülen gözyaşını sildi.)
- The baby’s soft cheek felt so comforting against her mother’s skin. (Bebeğin yumuşak yanakları annesinin tenine karşı çok rahatlatıcı hissettirdi.)
- She could feel the warmth of his breath on her cheek as they hugged. (Kucaklaştıklarında onun nefesinin yanaklarına verdiği sıcaklığı hissetti.)
- The sunburn on his cheeks made him look like a tomato. (Yanaklarındaki güneş yanığı, onu domates gibi gösteriyordu.)
- She turned her cheek to avoid his kiss. (Onun öpücüğünden kaçmak için yanaklarını çevirdi.)
- The little boy giggled as his mother tickled his cheek. (Annesi onun yanaklarını gıdıkladığında küçük çocuk kıkırdadı.)
- Her cheeks were stained with tears after the breakup. (Ayrılıktan sonra onun yanakları gözyaşlarıyla lekeliydi.)
- The cold metal of the gun pressed against his cheek. (Sırtında soğuk metal, yanaklarına bastırıyordu.)
- She couldn’t help but smile when she saw the dimples on his cheeks. (Onun yanaklarındaki çukurları gördüğünde gülümsemesi engellenemezdi.)
- The makeup artist contoured her cheeks to create a more defined look. (Makyaj sanatçısı, daha belirgin bir görünüm oluşturmak için onun yanaklarını konturladı.)
- He leaned in to whisper in her ear and his cheek brushed against hers. (Kulağına fısıldamak için yaklaştığında, yanakları birbirine değdi.)
(Hepsinin Türkçe karşılığı da verilmiştir.)
Hemen Yorum Yaz