Cheek İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Cheek İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Cheek (yanak) İle İlgili Cümleler

Cheek kelimesi Türkçe’de “yanak” anlamına gelmektedir. Aşağıda İngilizce örnek cümleler verilmiştir:

  1. She has rosy cheeks. (O’nun pembe yanakları var.)
  2. The baby’s cheeks are so chubby. (Bebeğin yanakları çok tombul.)
  3. He planted a kiss on her cheek. (Onun yanaklarına bir öpücük kondurdu.)
  4. She blushed and covered her cheeks with her hands. (Kızardı ve elleriyle yanaklarını kapattı.)
  5. The boxer got hit in the cheek and it swelled up. (Boksörün yanaklarına darbe aldı ve şişti.)
  6. Her cheeks dimpled when she smiled. (Gülümserken yanakları çukurlaştı.)
  7. The dentist patted the child’s cheek to reassure him. (Dişçi, çocuğu rahatlatmak için yanaklarına dokundu.)
  8. She rested her cheek against his chest. (Onun göğsüne yanaklarını dayadı.)
  9. His beard tickled her cheeks when he kissed her. (Öpücüklerinde sakalı yanaklarını gıcıklandırdı.)
  10. The cold wind made her cheeks turn red. (Soğuk rüzgar onun yanaklarını kızarttı.)
  11. The actress had tears streaming down her cheeks. (Oyuncunun yanaklarından gözyaşları süzülüyordu.)
  12. He pinched her cheek affectionately. (Onun yanaklarını sevgiyle sıktı.)
  13. The little girl had a scratch on her cheek. (Küçük kızın yanaklarında çizik vardı.)
  14. She applied blush to her cheeks for a rosy glow. (Pembe bir ışıltı için yanaklarına allık sürdü.)
  15. The toddler drooled and wiped his cheek with his sleeve. (Yürümeye başlayan çocuk salyasını akıttı ve yanaklarını kolumla sildi.)
  16. She leaned over to kiss her grandmother’s cheek. (Büyükannesinin yanaklarını öpmek için eğildi.)
  17. The comedian made a joke about his chubby cheeks. (Komedyen tombul yanakları hakkında bir şaka yaptı.)
  18. She nuzzled her cheek against her dog’s fur. (Köpeğinin tüylerine yanaklarını sürttü.)
  19. The actor had to fake a bruise on his cheek for the movie. (Aktör, film için yanaklarına sahte bir yara yapmak zorunda kaldı.)
  20. She wiped away the tear that was rolling down her cheek. (Onun yanaklarından süzülen gözyaşını sildi.)
  1. The baby’s soft cheek felt so comforting against her mother’s skin. (Bebeğin yumuşak yanakları annesinin tenine karşı çok rahatlatıcı hissettirdi.)
  2. She could feel the warmth of his breath on her cheek as they hugged. (Kucaklaştıklarında onun nefesinin yanaklarına verdiği sıcaklığı hissetti.)
  3. The sunburn on his cheeks made him look like a tomato. (Yanaklarındaki güneş yanığı, onu domates gibi gösteriyordu.)
  4. She turned her cheek to avoid his kiss. (Onun öpücüğünden kaçmak için yanaklarını çevirdi.)
  5. The little boy giggled as his mother tickled his cheek. (Annesi onun yanaklarını gıdıkladığında küçük çocuk kıkırdadı.)
  6. Her cheeks were stained with tears after the breakup. (Ayrılıktan sonra onun yanakları gözyaşlarıyla lekeliydi.)
  7. The cold metal of the gun pressed against his cheek. (Sırtında soğuk metal, yanaklarına bastırıyordu.)
  8. She couldn’t help but smile when she saw the dimples on his cheeks. (Onun yanaklarındaki çukurları gördüğünde gülümsemesi engellenemezdi.)
  9. The makeup artist contoured her cheeks to create a more defined look. (Makyaj sanatçısı, daha belirgin bir görünüm oluşturmak için onun yanaklarını konturladı.)
  10. He leaned in to whisper in her ear and his cheek brushed against hers. (Kulağına fısıldamak için yaklaştığında, yanakları birbirine değdi.)

(Hepsinin Türkçe karşılığı da verilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.