Chasm İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Chasm İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Chasm Nedir?

Chasm, derin ve geniş bir çatlak veya boşluk anlamına gelir. Bu kelime, özellikle doğal oluşumlu coğrafi şekillerde sıklıkla kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. The hiker was careful not to fall into the chasm below.
    (Tırmanıcı, altındaki çatlaktan düşmemek için dikkatliydi.)

  2. The chasm between the rich and the poor continues to widen.
    (Zenginlerle fakirler arasındaki uçurum genişlemeye devam ediyor.)

  3. The bridge was built to span the chasm and connect the two sides of the valley.
    (Köprü, çatlak üzerinden geçerek vadideki iki tarafı birleştirmek için inşa edildi.)

  4. The chasm was so deep that they couldn’t even see the bottom.
    (Çatlak o kadar derindi ki, altını bile göremiyorlardı.)

  5. The two sides of the political spectrum seem to be separated by a chasm these days.
    (Politik spektrumun iki tarafı bu günlerde bir çatlakla ayrılmış gibi görünüyor.)

  6. The canyon’s walls were steep and the chasm was wide, making it difficult to cross.
    (Kanyonun duvarları dikti ve çatlak genişti, geçişi zorlaştırıyordu.)

  7. The chasm in their relationship was too great to overcome.
    (Aralarındaki uçurum aşılacak kadar büyük değildi.)

  8. The chasm was formed over thousands of years by the slow erosion of the rock.
    (Çatlak, kayanın yavaş erozyonuyla binlerce yılda oluştu.)

  9. The group peered over the edge of the chasm, trying to see what was at the bottom.
    (Grup, çatlak kenarından bakarak, altta ne olduğunu görmeye çalıştı.)

  10. The chasm was a breathtaking sight, with its sheer cliffs and rushing river below.
    (Çatlak, dik uçurumları ve akıp giden nehrin altı ile nefes kesen bir manzaraydı.)

  11. The political parties were on opposite sides of a chasm, unable to find common ground.
    (Siyasi partiler bir çatlakta karşı taraflarda, ortak bir zemin bulamadılar.)

  12. The hiker carefully crossed the narrow log bridge over the chasm.
    (Tırmanıcı, çatlak üzerindeki dar kütük köprüyü dikkatle geçti.)

  13. The chasm in her heart grew wider as she realized their relationship was truly over.
    (Kalbindeki çatlak, ilişkilerinin gerçekten bittiğini anladıkça daha da genişledi.)

  14. The chasm was so deep that they could feel the cold air rising from the bottom.
    (Çatlak o kadar derindi ki, altından yükselen soğuk havayı hissedebiliyorlardı.)

  15. The two companies were on opposite sides of a chasm when it came to their business practices.
    (İki şirket, iş uygulamaları konusunda tamamen karşıt tarafl

  1. The chasm in their understanding of each other’s cultures made communication difficult.
    (Birbirlerinin kültürlerini anlama konusundaki uçurum, iletişimi zorlaştırdı.)

  2. The adventurer’s heart raced as he approached the edge of the chasm.
    (Macera tutkunu, çatlak kenarına yaklaştıkça kalbi hızlandı.)

  3. The chasm was a natural barrier that prevented the spread of the forest fire.
    (Çatlak, orman yangınının yayılmasını önleyen doğal bir engeldi.)

  4. The chasm between the two musical styles was too great to overcome.
    (İki müzik tarzı arasındaki uçurum, aşılamayacak kadar büyüktü.)

  5. The bridge over the chasm was old and rickety, and they feared it might collapse under their weight.
    (Çatlak üzerindeki köprü eski ve buruktu ve ağırlıklarının altında çökme ihtimali vardı.)

Türkçe Çevirileri:

  1. Tırmanıcı, altındaki çatlaktan düşmemek için dikkatliydi.
  2. Zenginlerle fakirler arasındaki uçurum genişlemeye devam ediyor.
  3. Köprü, çatlak üzerinden geçerek vadideki iki tarafı birleştirmek için inşa edildi.
  4. Çatlak o kadar derindi ki, altını bile göremiyorlardı.
  5. Politik spektrumun iki tarafı bu günlerde bir çatlakla ayrılmış gibi görünüyor.
  6. Kanyonun duvarları dikti ve çatlak genişti, geçişi zorlaştırıyordu.
  7. Aralarındaki uçurum aşılacak kadar büyük değildi.
  8. Çatlak, kayanın yavaş erozyonuyla binlerce yılda oluştu.
  9. Grup, çatlak kenarından bakarak, altta ne olduğunu görmeye çalıştı.
  10. Çatlak, dik uçurumları ve akıp giden nehrin altı ile nefes kesen bir manzaraydı.
  11. Siyasi partiler bir çatlakta karşı taraflarda, ortak bir zemin bulamadılar.
  12. Tırmanıcı, çatlak üzerindeki dar kütük köprüyü dikkatle geçti.
  13. Kalbindeki çatlak, ilişkilerinin gerçekten bittiğini anladıkça daha da genişledi.
  14. Çatlak o kadar derindi ki, altından yükselen soğuk havayı hissedebiliyorlardı.
  15. İki şirket, iş uygulamaları konusunda tamamen karşıt taraflardaydı.
  16. Birbirlerinin kültürlerini anlama konusundaki uçurum, iletişimi zorlaştırdı.
  17. Macera tutkunu, çatlak kenarına yaklaştıkça kalbi hızlandı.
  18. Çatlak, orman yangınının yayılmasını önleyen

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.