Chancer İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Chancer İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Chancer

Chancer, İngilizce bir argo kelime olup, Türkçe’de “şansı zorlama” veya “risk alarak kazanmaya çalışan kişi” anlamına gelir.

  1. He’s a chancer who always bets big and risks everything. (O, her zaman büyük bahisler yaparak ve her şeyi riske atarak kazanmaya çalışan bir şanscıdır.)
  2. I wouldn’t trust that chancer with my money. (O şanscıya paramı emanet etmezdim.)
  3. He’s taking a chancer by investing all his savings in that startup. (O, tüm birikimlerini o startup’a yatırarak risk alıyor.)
  4. The chancer thought he could get away with cheating on the exam, but he was caught. (Şanscı, sınavda kopya çekerek kaçabileceğini düşündü, ama yakalandı.)
  5. He’s a bit of a chancer, always trying to take shortcuts to success. (O, her zaman başarıya kısa yoldan ulaşmaya çalışan biraz şanscıdır.)
  6. The chancer was hoping to win the lottery, but his numbers didn’t come up. (Şanscı, lotoyu kazanmayı umuyordu ama numaraları çıkmadı.)
  7. I can’t believe he took such a chancer and quit his job before finding a new one. (Yeni bir iş bulmadan önce işinden ayrılmak gibi bir şanscılığı yapması beni şaşırttı.)
  8. That chancer is always looking for a way to make a quick buck. (Şanscı, her zaman hızlı para kazanmanın bir yolunu arıyor.)
  9. She’s a bit of a chancer when it comes to fashion, always trying out bold new styles. (Moda konusunda biraz şanscıdır, her zaman cesur yeni tarzları denemeye çalışır.)
  10. The chancer thought he could bluff his way through the interview, but the interviewer saw right through him. (Şanscı, mülakatta blöf yaparak işi kapabileceğini düşündü, ama mülakatçı onun gerçek yüzünü gördü.)
  11. He’s taking a real chancer by driving so fast on these icy roads. (Bu buzlu yollarda bu kadar hızlı araba kullanarak gerçek bir şanscılık yapıyor.)
  12. The chancer was hoping to win her heart with his charm, but she saw through his act. (Şanscı, cazibesiyle onun kalbini kazanmayı umuyordu, ama o onun oyununu gördü.)
  13. He’s always taking a chancer and asking for more than he deserves. (Her zaman daha fazlasını hak ettiğinden fazlasını isteyerek şanscılık yapıyor.)
  14. The chancer thought he could get away with stealing the money, but the cameras caught him in the act. (Şanscı, parayı çalıp kaçabileceğini düşündü ama kameralar onu suçüstü yakaladı.)
  15. She’s taking a bit
  1. She’s taking a bit of a chancer by booking a flight during hurricane season. (Kasırga mevsiminde bir uçuş rezervasyonu yaparak biraz şanscılık yapıyor.)
  2. The chancer thought he could sweet talk his way out of the ticket, but the police officer wasn’t buying it. (Şanscı, biletten kurtulmak için tatlı dilli konuşabileceğini düşündü, ama polis memuru ona inanmadı.)
  3. He’s always taking a chancer and trying to cut corners instead of doing things properly. (Her zaman işleri doğru şekilde yapmak yerine kısa yoldan yaparak şanscılık yapıyor.)
  4. The chancer thought he could win her over with his money, but she wasn’t interested in that kind of thing. (Şanscı, parasıyla onu kazanabileceğini düşündü ama o bu tür şeylerle ilgilenmiyordu.)
  5. She’s taking a chancer by entering that dance competition without any formal training. (Resmi bir eğitimi olmadan o dans yarışmasına girerek biraz şanscılık yapıyor.)
  6. The chancer was hoping to make a quick profit by buying and selling stocks, but he ended up losing all his money. (Şanscı, hisse senetleri alıp satarak hızlı bir kar elde etmeyi umuyordu ama tüm parasını kaybetti.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.