Burgeoning İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Burgeoning İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Burgeoning Nedir?

Burgeoning, büyüyen veya hızla gelişen anlamına gelen bir İngilizce kelime olarak kullanılmaktadır.

Örnek Cümleler:

  1. The burgeoning technology sector is driving the economy forward. (Hızla gelişen teknoloji sektörü ekonomiyi ileriye taşıyor.)
  2. The burgeoning population is putting a strain on the country’s resources. (Hızla artan nüfus, ülkenin kaynaklarına bir yük getiriyor.)
  3. The city’s burgeoning art scene is attracting international attention. (Şehrin hızla gelişen sanat sahnesi uluslararası ilgi çekiyor.)
  4. The burgeoning fashion industry is creating new jobs for local residents. (Hızla gelişen moda endüstrisi yerel sakinler için yeni işler yaratıyor.)
  5. The company’s burgeoning success has led to its expansion into new markets. (Şirketin hızla artan başarısı, yeni pazarlara genişlemesine yol açtı.)
  6. The burgeoning demand for organic food has created a new industry. (Organik gıda talebinin hızla artması yeni bir endüstri yarattı.)
  7. The burgeoning interest in renewable energy is driving innovation in the sector. (Yenilenebilir enerjiye olan hızla artan ilgi, sektörde yenilikleri tetikliyor.)
  8. The burgeoning startup scene in the city is attracting investors from around the world. (Şehirdeki hızla gelişen girişimcilik sahnesi dünya genelinden yatırımcıları çekiyor.)
  9. The burgeoning middle class is driving economic growth in the region. (Hızla büyüyen orta sınıf, bölgedeki ekonomik büyümeyi tetikliyor.)
  10. The burgeoning popularity of online shopping is changing the retail industry. (Online alışverişin hızla artan popülaritesi, perakende endüstrisini değiştiriyor.)
  11. The burgeoning number of tourists is putting pressure on the city’s infrastructure. (Hızla artan turist sayısı, şehrin altyapısına baskı yapıyor.)
  12. The burgeoning interest in mindfulness and meditation is leading to new products and services. (Bilinçli farkındalık ve meditasyona olan hızla artan ilgi, yeni ürün ve hizmetlerin ortaya çıkmasına yol açıyor.)
  13. The burgeoning art market is attracting collectors from around the world. (Hızla gelişen sanat piyasası dünya genelinden koleksiyonerleri çekiyor.)
  14. The burgeoning gig economy is changing the way people work. (Hızla büyüyen bağımsız çalışma ekonomisi, insanların çalışma şeklini değiştiriyor.)
  15. The burgeoning technology has made communication easier than ever before. (Hızla gelişen teknoloji, iletişimi hiç olmadığı kadar kolaylaştırdı.)
  16. The burgeoning interest in sustainable living is leading to new products and services. (Sürdürülebilir yaşama olan hızla artan ilgi, yeni

ürün ve hizmetlerin ortaya çıkmasına yol açıyor.)
17. The burgeoning startup ecosystem is creating opportunities for entrepreneurs. (Hızla gelişen girişimcilik ekosistemi, girişimciler için fırsatlar yaratıyor.)

  1. The burgeoning trend of remote work is changing the traditional office culture. (Uzaktan çalışmanın hızla artan trendi, geleneksel ofis kültürünü değiştiriyor.)
  2. The burgeoning demand for electric vehicles is driving innovation in the automotive industry. (Elektrikli araçlara olan hızla artan talep, otomotiv endüstrisinde yenilikleri tetikliyor.)
  3. The burgeoning interest in plant-based diets is leading to new food options. (Bitki bazlı diyetlere olan hızla artan ilgi, yeni gıda seçeneklerinin ortaya çıkmasına yol açıyor.)

Türkçe Karşılıklar:

  1. Hızla gelişen
  2. Hızla artan
  3. Hızla gelişen
  4. Hızla gelişen
  5. Hızla artan
  6. Hızla artan
  7. Hızla artan
  8. Hızla gelişen
  9. Hızla büyüyen
  10. Hızla artan
  11. Hızla artan
  12. Hızla artan
  13. Hızla gelişen
  14. Hızla büyüyen
  15. Hızla gelişen
  16. Hızla artan
  17. Hızla gelişen
  18. Hızla artan
  19. Hızla artan
  20. Hızla artan

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.