Burden İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Burden İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Burden (Yük)

Burden, yük veya sorumluluk anlamında kullanılan bir kelime olarak karşımıza çıkmaktadır. İngilizce cümlelerde sıklıkla kullanılan burden kelimesinin kullanımına örnekler aşağıda verilmiştir:

  1. The burden of responsibility weighed heavily on her. (Sorumluluk yükü ağır basıyordu.)
  2. The burden of proof is on the prosecution. (Kanıt yükü iddiayı ortaya atan taraftadır.)
  3. The burden of debt can be overwhelming. (Borç yükü ezici olabilir.)
  4. The burden of caring for a sick parent can be overwhelming. (Hasta bir ebeveynin bakımı yükü ezici olabilir.)
  5. The burden of guilt was too much for him to bear. (Suçluluk yükü onun için çok ağır oldu.)
  6. The burden of running a company can be exhausting. (Bir şirketi yönetmenin yükü yorucu olabilir.)
  7. The burden of expectation can be too much to handle. (Beklenti yükü hakkından gelinemez olabilir.)
  8. The burden of history weighs heavily on the city. (Tarih yükü şehrin üzerinde ağır basıyor.)
  9. The burden of grief can be overwhelming. (Acı yükü ezici olabilir.)
  10. The burden of proof lies with the defense in this case. (Bu dava için kanıt yükü savunmanın üzerindedir.)
  11. The burden of providing for a family can be stressful. (Bir ailenin geçimini sağlamanın yükü stresli olabilir.)
  12. The burden of expectation from society can be high. (Toplumun beklentilerinin yükü yüksek olabilir.)
  13. The burden of responsibility for a project falls on the project manager. (Bir projenin sorumluluğu proje yöneticisinin üzerinde kalır.)
  14. The burden of proof in a civil case is lower than in a criminal case. (Sivil bir davada kanıt yükü, bir suç davasındaki kadar yüksek değildir.)
  15. The burden of debt can lead to financial instability. (Borç yükü, finansal istikrarsızlığa yol açabilir.)
  16. The burden of leadership can be daunting. (Liderlik yükü korkutucu olabilir.)
  17. The burden of illness can be difficult to bear. (Hastalık yükü taşınması zor olabilir.)
  18. The burden of responsibility for the company’s success lies with the CEO. (Şirketin başarısının sorumluluğu CEO’nun üzerindedir.)
  19. The burden of proof in a scientific experiment is on the researcher. (Bir bilimsel deneyde kanıt yükü araştırmacının üzerindedir.)
  20. The burden of student loans can be overwhelming for recent graduates. (Öğrenci kredilerinin yükü, yeni mezunlar için ezici olabilir.)

Burden (Devralınan Sorumluluk)

Burden, devralınan sorumluluk anlamında da kullanılan bir kelime olarak karşımıza çıkmaktadır. İngilizce cümlelerde sıklıkla kullanılan burden kelimesinin bu anlamına örnekler aşağıda verilmiştir:

  1. She felt the burden of her family’s expectations on her shoulders. (Ailesinin beklentilerinin yükü omuzlarına binmişti.)
  2. The burden of managing the company was passed on to her after her father’s retirement. (Babasının emekliliğinden sonra şirketi yönetme sorumluluğu ona devredildi.)
  3. He took on the burden of caring for his younger siblings after their parents’ death. (Ebeveynlerinin ölümünden sonra küçük kardeşlerinin bakımını üstlenmek onun sorumluluğuna kaldı.)
  4. The burden of organizing the event fell on the shoulders of the event planner. (Etkinliğin düzenlenmesi sorumluluğu etkinlik planlayıcısının omuzlarına düştü.)
  5. She bore the burden of keeping the family business afloat during tough times. (Zor zamanlarda aile işinin ayakta kalması sorumluluğunu üstlendi.)
  6. The burden of training new employees was delegated to the HR department. (Yeni çalışanların eğitim sorumluluğu insan kaynakları departmanına devredildi.)
  7. The burden of finding a solution to the problem was on his shoulders. (Sorunun çözümünü bulma sorumluluğu onun omuzlarındaydı.)
  8. The burden of proof was on the plaintiff in the lawsuit. (Davada kanıt yükü davacının üzerindeydi.)
  9. The burden of maintaining the company’s reputation was a constant concern for the PR team. (Şirketin itibarının korunması sorumluluğu sürekli olarak PR ekibi tarafından takip edildi.)
  10. The burden of funding the project was shared by multiple investors. (Projenin finanse edilmesi sorumluluğu birden fazla yatırımcı tarafından paylaşıldı.)
  11. She couldn’t bear the burden of her friend’s secrets anymore and confided in someone. (Arkadaşının sırlarının yükünü daha fazla taşıyamadı ve birine anlattı.)
  12. The burden of decision-making was on the shoulders of the company’s board of directors. (Karar verme sorumluluğu şirketin yönetim kurulunun omuzlarındaydı.)
  13. The burden of managing the household finances was shared by both partners. (Ev ekonomisini yönetme sorumluluğu her iki eş tarafından paylaşıldı.)
  14. The burden of repairing the car was on him, as he was the one who caused the accident. (Aracın tamir sorumluluğu onun omuzlarındaydı, çünkü kazayı o yapmıştı.)
  15. The burden of proof in a medical malpractice case is on the plaintiff. (Tıbbi hata davasında

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.