Burble İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Burble İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Burble (Fiil) – Köpürmek, Kabarcık çıkarmak

  1. The hot water in the pot began to burble as it boiled. (Sıcak su kaynamaya başladığında kabarcıklar çıkmaya başladı.)
  2. The children were fascinated by the burbling fountain in the park. (Çocuklar parktaki kabarcık çıkaran çeşmeden büyülendiler.)
  3. The river burbled merrily over the rocks. (Nehir kayaların üzerinde neşeyle kabarcık çıkardı.)
  4. The champagne bottle started to burble when I opened it. (Şampanya şişesi açtığımda kabarcık çıkarmaya başladı.)
  5. The pot of soup on the stove began to burble gently. (Ocaktaki çorba tenceresi hafifçe kabarcıklar çıkarmaya başladı.)
  6. The aquarium filter made a gentle burbling sound. (Akvaryum filtresi hafif bir kabarcık çıkaran ses çıkardı.)
  7. The carbonated water burbled as it was poured into the glass. (Gazlı su bardağa doldurulurken kabarcık çıkarmaya başladı.)
  8. The baby giggled as the bathwater burbled around her. (Bebek banyodaki suyun etrafında kabarcıklar çıkarken kıkırdadı.)
  9. The hot springs burbled up from deep underground. (Sıcak kaynaklar derinlerden kabarcık çıkarmaya başladı.)
  10. The mud pot burbled and bubbled in the geothermal field. (Çamur tenceresi jeotermal alanda kabarcık çıkardı.)
  11. The coffee pot burbled as the coffee percolated. (Kahve süzülürken kahve potu kabarcık çıkardı.)
  12. The soda can burbled when I shook it. (Şişe çalkalandığında soda kutusu kabarcık çıkardı.)
  13. The pot of soup on the stove burbled loudly when it boiled over. (Ocaktaki çorba tenceresi taştığında yüksek sesle kabarcık çıkardı.)
  14. The hot tub burbled invitingly, enticing me to take a dip. (Sıcak küvet cazip bir şekilde kabarcık çıkardı ve beni dalga geçirdi.)
  15. The boiling water burbled over the side of the pot, spilling onto the stove. (Kaynayan su tencerenin kenarından taşarak ocak üzerine döküldü.)
  16. The fish tank burbled quietly in the corner of the room. (Balık tankı odanın köşesinde sessizce kabarcık çıkardı.)
  17. The fountain burbled in the courtyard of the old palace. (Çeşme eski sarayın avlusunda kabarcık çıkardı.)
  18. The mud puddle burbled as the raindrops hit its surface. (Yağmur damlaları yüzeyine düştüğünde çamur göleti kabarcık çıkardı.)
  19. The swamp burbled with the sound of frogs and insects. (Bataklık kurbağaların ve böceklerin

sesleriyle kabarcık çıkardı.)
20. The cauldron burbled with the witches’ potion. (Kazan cadıların iksiriyle kabarcık çıkardı.)

Türkçe Anlamı: Köpürmek, Kabarcık Çıkarmak

  1. Çaydanlık kaynamaya başladığında su burble etmeye başladı.
  2. Çocuklar parktaki kabarcık çıkaran çeşmeye büyülendiler.
  3. Nehir kayaların üzerinde neşeyle kabarcık çıkardı.
  4. Şampanya şişesi açıldığında kabarcık çıkarmaya başladı.
  5. Ocaktaki çorba tenceresi hafifçe kabarcıklar çıkarmaya başladı.
  6. Akvaryum filtresi hafif bir kabarcık çıkaran ses çıkardı.
  7. Gazlı su bardağa doldurulurken kabarcık çıkarmaya başladı.
  8. Bebek banyodaki suyun etrafında kabarcıklar çıkarken kıkırdadı.
  9. Sıcak kaynaklar derinlerden kabarcık çıkarmaya başladı.
  10. Çamur tenceresi jeotermal alanda kabarcık çıkardı.
  11. Kahve süzülürken kahve potu kabarcık çıkardı.
  12. Şişe çalkalandığında soda kutusu kabarcık çıkardı.
  13. Ocaktaki çorba tenceresi taştığında yüksek sesle kabarcık çıkardı.
  14. Sıcak küvet cazip bir şekilde kabarcık çıkardı ve beni davet etti.
  15. Kaynayan su tencerenin kenarından taşarak ocak üzerine döküldü.
  16. Balık tankı odanın köşesinde sessizce kabarcık çıkardı.
  17. Çeşme eski sarayın avlusunda kabarcık çıkardı.
  18. Yağmur damlaları yüzeyine düştüğünde çamur göleti kabarcık çıkardı.
  19. Bataklık kurbağaların ve böceklerin sesleriyle kabarcık çıkardı.
  20. Kazan cadıların iksiriyle kabarcık çıkardı.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.