Bumpy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bumpy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bumpy (Sarsıntılı, engebeli)

Bumpy kelimesi engebeli, dengesiz ve sarsıntılı anlamlarına gelir. İngilizce cümlelerde kullanıldığında aşağıdaki gibi örnekler verilebilir:

  1. The road was so bumpy that we had to slow down. (Yol o kadar sarsıntılıydı ki yavaşlamak zorunda kaldık.)
  2. Her skin was bumpy due to the rash. (Cildi döküntü nedeniyle sarsıntılıydı.)
  3. The flight was bumpy due to the storm. (Fırtına nedeniyle uçuş sarsıntılıydı.)
  4. The child’s fever was accompanied by bumpy rashes. (Çocuğun ateşi sarsıntılı döküntülerle birlikteydi.)
  5. The car ride was bumpy, but we made it to our destination safely. (Araba yolculuğu sarsıntılıydı, ancak hedefimize güvenli bir şekilde ulaştık.)
  6. The boat ride was extremely bumpy, making several passengers feel sick. (Tekne yolculuğu son derece sarsıntılıydı, birçok yolcuyu hasta hissettirdi.)
  7. The terrain was bumpy and difficult to navigate. (Arazi sarsıntılı ve navigasyonu zordu.)
  8. The truck hit a bumpy patch on the road, causing some of the cargo to shift. (Kamyon yolda sarsıntılı bir bölgeye çarptı, bazı yükün kaymasına neden oldu.)
  9. The ride on the old roller coaster was very bumpy. (Eski bir lunaparktaki korku treni sarsıntılıydı.)
  10. The baby’s diaper rash made their skin bumpy and red. (Bebeklerin pişikleri ciltlerini sarsıntılı ve kırmızı yaptı.)
  11. The off-road trail was very bumpy, making for an exciting adventure. (Off-road patikası çok sarsıntılıydı, heyecan verici bir macera oldu.)
  12. The athlete complained about the bumpy track, saying it hindered their performance. (Sporcu, performansını engellediğini söyleyerek sarsıntılı pistten şikayet etti.)
  13. The paint job on the old house was bumpy and uneven. (Eski evdeki boya işi sarsıntılı ve eşit değildi.)
  14. The child’s toy car drove over a bumpy surface, making it feel like a real adventure. (Çocuğun oyuncak arabası sarsıntılı bir yüzeyde sürüldü, gerçek bir macera gibi hissettirdi.)
  15. The stormy weather made for a bumpy plane ride. (Fırtınalı hava, sarsıntılı bir uçuşa neden oldu.)
  16. The horseback ride was bumpy but enjoyable. (At binme turu sarsıntılı ama keyifliydi.)
  17. The baby’s gums were bumpy due to teething. (Bebek diş çıkarma

nedeniyle diş etleri sarsıntılıydı.)
18. The mountain bike trail was very bumpy, requiring a lot of skill to navigate. (Dağ bisikleti patikası çok sarsıntılıydı, yönlendirmek için çok beceri gerektiriyordu.)

  1. The car’s suspension was so good that the bumpy road felt smooth. (Arabanın süspansiyonu o kadar iyiydi ki sarsıntılı yol pürüzsüz hissettirdi.)
  2. The dry, bumpy skin on her hands was a result of the cold weather. (Ellerindeki kuru, sarsıntılı cilt soğuk hava koşullarından kaynaklanıyordu.)

(Türkçe çeviriler kalın ve mavi olarak yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.