Bumpy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Bumpy (Sarsıntılı, engebeli)
Bumpy kelimesi engebeli, dengesiz ve sarsıntılı anlamlarına gelir. İngilizce cümlelerde kullanıldığında aşağıdaki gibi örnekler verilebilir:
- The road was so bumpy that we had to slow down. (Yol o kadar sarsıntılıydı ki yavaşlamak zorunda kaldık.)
- Her skin was bumpy due to the rash. (Cildi döküntü nedeniyle sarsıntılıydı.)
- The flight was bumpy due to the storm. (Fırtına nedeniyle uçuş sarsıntılıydı.)
- The child’s fever was accompanied by bumpy rashes. (Çocuğun ateşi sarsıntılı döküntülerle birlikteydi.)
- The car ride was bumpy, but we made it to our destination safely. (Araba yolculuğu sarsıntılıydı, ancak hedefimize güvenli bir şekilde ulaştık.)
- The boat ride was extremely bumpy, making several passengers feel sick. (Tekne yolculuğu son derece sarsıntılıydı, birçok yolcuyu hasta hissettirdi.)
- The terrain was bumpy and difficult to navigate. (Arazi sarsıntılı ve navigasyonu zordu.)
- The truck hit a bumpy patch on the road, causing some of the cargo to shift. (Kamyon yolda sarsıntılı bir bölgeye çarptı, bazı yükün kaymasına neden oldu.)
- The ride on the old roller coaster was very bumpy. (Eski bir lunaparktaki korku treni sarsıntılıydı.)
- The baby’s diaper rash made their skin bumpy and red. (Bebeklerin pişikleri ciltlerini sarsıntılı ve kırmızı yaptı.)
- The off-road trail was very bumpy, making for an exciting adventure. (Off-road patikası çok sarsıntılıydı, heyecan verici bir macera oldu.)
- The athlete complained about the bumpy track, saying it hindered their performance. (Sporcu, performansını engellediğini söyleyerek sarsıntılı pistten şikayet etti.)
- The paint job on the old house was bumpy and uneven. (Eski evdeki boya işi sarsıntılı ve eşit değildi.)
- The child’s toy car drove over a bumpy surface, making it feel like a real adventure. (Çocuğun oyuncak arabası sarsıntılı bir yüzeyde sürüldü, gerçek bir macera gibi hissettirdi.)
- The stormy weather made for a bumpy plane ride. (Fırtınalı hava, sarsıntılı bir uçuşa neden oldu.)
- The horseback ride was bumpy but enjoyable. (At binme turu sarsıntılı ama keyifliydi.)
- The baby’s gums were bumpy due to teething. (Bebek diş çıkarma
nedeniyle diş etleri sarsıntılıydı.)
18. The mountain bike trail was very bumpy, requiring a lot of skill to navigate. (Dağ bisikleti patikası çok sarsıntılıydı, yönlendirmek için çok beceri gerektiriyordu.)
- The car’s suspension was so good that the bumpy road felt smooth. (Arabanın süspansiyonu o kadar iyiydi ki sarsıntılı yol pürüzsüz hissettirdi.)
- The dry, bumpy skin on her hands was a result of the cold weather. (Ellerindeki kuru, sarsıntılı cilt soğuk hava koşullarından kaynaklanıyordu.)
(Türkçe çeviriler kalın ve mavi olarak yazılmıştır.)
Hemen Yorum Yaz