Bumbling İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bumbling İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bumbling kelimesinin anlamı:


Bumbling, beceriksizce ve sakarca davranan anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. He made a bumbling attempt to fix the car. (Arabayı tamir etmek için beceriksizce bir deneme yaptı.)
  2. She was a bumbling waitress, always spilling drinks. (O, daima içecekleri döken bir beceriksiz garsondu.)
  3. His bumbling behavior at the meeting made everyone uncomfortable. (Toplantıdaki sakar davranışı herkesi rahatsız etti.)
  4. The bumbling detective stumbled upon the clue by accident. (Sakar dedektif, tesadüfen ipucunu buldu.)
  5. His bumbling attempts at humor always fell flat. (Onun beceriksizce yaptığı espriler daima düz kaldı.)
  6. She bumbled through the dance routine, forgetting the steps. (Adımları unutan o, dans rutininde sakarca hareket etti.)
  7. The bumbling new employee was constantly making mistakes. (Yeni gelen beceriksiz çalışan sürekli hatalar yapıyordu.)
  8. His bumbling way of speaking made it hard for people to understand him. (Konuşma tarzı beceriksiz olduğu için insanların onu anlaması zordu.)
  9. She bumbled her way through the interview, stumbling over her words. (Kelimeleri yuvarlayan o, mülakatı sakarca geçti.)
  10. The bumbling waiter spilled soup all over the customer’s lap. (Sakar garson, müşterinin kucağına çorba döktü.)
  11. His bumbling attempts to fix the computer only made things worse. (Bilgisayarı tamir etmek için yaptığı sakarca denemeler, işleri daha da kötüleştirdi.)
  12. She was a bumbling driver, always swerving into other lanes. (O, daima başka şeritlere çarpan bir beceriksiz sürücüydü.)
  13. The bumbling actor forgot his lines and stumbled on stage. (Kelimeleri unutan beceriksiz oyuncu, sahnede tökezledi.)
  14. His bumbling attempt to cook dinner resulted in a burnt meal. (Yemek pişirme konusunda yaptığı sakarca deneme, yanmış bir yemekle sonuçlandı.)
  15. She bumbled her way through the math problem, getting the wrong answer. (Matematik probleminde sakarca hareket eden o, yanlış cevap aldı.)
  16. The bumbling delivery driver dropped the package and broke the contents. (Sakar kurye, paketi düşürdü ve içindekileri kırdı.)
  17. His bumbling attempt to flirt with her only made her laugh. (Onun beceriksizce yaptığı flört denemesi, sadece onu güldürdü.)
  18. She was a bumbling gardener, always planting the wrong plants in the wrong places. (O, daima yanlış yerlere yanlış bitkileri diken bir beceriksiz bahçıvandı.)
    19
  1. The bumbling politician stumbled over his words during the speech. (Konuşma sırasında kelime yuvarlayan beceriksiz politikacı, tökezledi.)
  2. Her bumbling attempt to sew the dress resulted in a crooked and uneven hemline. (Elbiseyi dikme konusunda yaptığı sakarca deneme, çarpık ve eşit olmayan bir kenarla sonuçlandı.)

Türkçe anlamlarıyla birlikte 20 örnek cümle ile bumbling kelimesinin kullanımı.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.