Bumbling İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Bumbling kelimesinin anlamı:
Bumbling, beceriksizce ve sakarca davranan anlamına gelir.
Örnek cümleler:
- He made a bumbling attempt to fix the car. (Arabayı tamir etmek için beceriksizce bir deneme yaptı.)
- She was a bumbling waitress, always spilling drinks. (O, daima içecekleri döken bir beceriksiz garsondu.)
- His bumbling behavior at the meeting made everyone uncomfortable. (Toplantıdaki sakar davranışı herkesi rahatsız etti.)
- The bumbling detective stumbled upon the clue by accident. (Sakar dedektif, tesadüfen ipucunu buldu.)
- His bumbling attempts at humor always fell flat. (Onun beceriksizce yaptığı espriler daima düz kaldı.)
- She bumbled through the dance routine, forgetting the steps. (Adımları unutan o, dans rutininde sakarca hareket etti.)
- The bumbling new employee was constantly making mistakes. (Yeni gelen beceriksiz çalışan sürekli hatalar yapıyordu.)
- His bumbling way of speaking made it hard for people to understand him. (Konuşma tarzı beceriksiz olduğu için insanların onu anlaması zordu.)
- She bumbled her way through the interview, stumbling over her words. (Kelimeleri yuvarlayan o, mülakatı sakarca geçti.)
- The bumbling waiter spilled soup all over the customer’s lap. (Sakar garson, müşterinin kucağına çorba döktü.)
- His bumbling attempts to fix the computer only made things worse. (Bilgisayarı tamir etmek için yaptığı sakarca denemeler, işleri daha da kötüleştirdi.)
- She was a bumbling driver, always swerving into other lanes. (O, daima başka şeritlere çarpan bir beceriksiz sürücüydü.)
- The bumbling actor forgot his lines and stumbled on stage. (Kelimeleri unutan beceriksiz oyuncu, sahnede tökezledi.)
- His bumbling attempt to cook dinner resulted in a burnt meal. (Yemek pişirme konusunda yaptığı sakarca deneme, yanmış bir yemekle sonuçlandı.)
- She bumbled her way through the math problem, getting the wrong answer. (Matematik probleminde sakarca hareket eden o, yanlış cevap aldı.)
- The bumbling delivery driver dropped the package and broke the contents. (Sakar kurye, paketi düşürdü ve içindekileri kırdı.)
- His bumbling attempt to flirt with her only made her laugh. (Onun beceriksizce yaptığı flört denemesi, sadece onu güldürdü.)
- She was a bumbling gardener, always planting the wrong plants in the wrong places. (O, daima yanlış yerlere yanlış bitkileri diken bir beceriksiz bahçıvandı.)
19
- The bumbling politician stumbled over his words during the speech. (Konuşma sırasında kelime yuvarlayan beceriksiz politikacı, tökezledi.)
- Her bumbling attempt to sew the dress resulted in a crooked and uneven hemline. (Elbiseyi dikme konusunda yaptığı sakarca deneme, çarpık ve eşit olmayan bir kenarla sonuçlandı.)
Türkçe anlamlarıyla birlikte 20 örnek cümle ile bumbling kelimesinin kullanımı.
Hemen Yorum Yaz