Briskness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Briskness (canlılık, çeviklik) Nedir?
Briskness, hareketlerin veya davranışların canlı ve enerjik bir şekilde yapılmasıdır.
Örnek Cümleler:
- She walked with briskness to catch the train. (Treni yakalamak için çevik bir şekilde yürüdü.)
- The briskness of the music made everyone dance. (Müziğin canlılığı herkesi dans ettirdi.)
- His briskness in handling the situation impressed the team. (Durumu ele alışındaki canlılığı takımı etkiledi.)
- The cold air was a reminder of the briskness of the approaching winter. (Soğuk hava yaklaşan kışın canlılığını hatırlattı.)
- The briskness of the conversation indicated they were getting along well. (Konuşmanın çevikliği iyi anlaştıklarını gösteriyordu.)
- She spoke with such briskness that it was hard to keep up. (O kadar canlı konuştu ki takip etmek zordu.)
- The briskness of his movements suggested he was in a hurry. (Hareketlerinin çevikliği acele ettiğini gösteriyordu.)
- The briskness of the market was overwhelming. (Pazarın canlılığı karşı konulmazdı.)
- The briskness of her reaction surprised us all. (Tepkisindeki canlılık hepimizi şaşırttı.)
- The briskness of the game made it more exciting. (Oyunun canlılığı daha heyecanlı hale getirdi.)
- He went about his work with a briskness that suggested he enjoyed it. (İşi canlılıkla yapması, keyif aldığını gösteriyordu.)
- The briskness of the morning air was refreshing. (Sabah havasının canlılığı ferahlatıcıydı.)
- The briskness of the crowd made it difficult to navigate. (Kalabalığın canlılığı hareket etmeyi zorlaştırdı.)
- The briskness of the river’s current made it dangerous to swim. (Nehir akıntısının canlılığı yüzmenin tehlikeli olduğunu gösteriyordu.)
- The briskness of the exercise routine left her feeling invigorated. (Egzersiz programındaki canlılık, onu canlandırdı.)
- The briskness of the breeze was refreshing on a hot day. (Sıcak bir günde esen rüzgarın canlılığı ferahlatıcıydı.)
- The briskness of the presentation kept the audience engaged. (Sunumun canlılığı, izleyicilerin ilgisini korudu.)
- The briskness of the waiter’s service was impressive. (Garsonun hizmetindeki canlılık etkileyiciydi.)
- The briskness of the horse’s gallop was exhilarating. (Atın koşusundaki canlılık heyecan vericiydi.)
- The briskness of the sunrise was a beautiful sight. (Güneşin doğuşundaki canlılık harika bir manzara oldu.)
Türkçe Karşılıkları:
- Treni yakalamak için çevik bir şekilde yürüdü.
- Müziğin canlılığı herkesi dans ettirdi.
- Durumu ele alışındaki canlılığı takımı etkiledi.
- Soğuk hava yaklaşan kışın canlılığını hatırlattı.
- Konuşmanın çevikliği iyi anlaştıklarını gösteriyordu.
- O kadar canlı konuştu ki takip etmek zordu.
- Hareketlerinin çevikliği acele ettiğini gösteriyordu.
- Pazarın canlılığı karşı konulmazdı.
- Tepkisindeki canlılık hepimizi şaşırttı.
- Oyunun canlılığı daha heyecanlı hale getirdi.
- İşi canlılıkla yapması, keyif aldığını gösteriyordu.
- Sabah havasının canlılığı ferahlatıcıydı.
- Kalabalığın canlılığı hareket etmeyi zorlaştırdı.
- Nehir akıntısının canlılığı yüzmenin tehlikeli olduğunu gösteriyordu.
- Egzersiz programındaki canlılık, onu canlandırdı.
- Sıcak bir günde esen rüzgarın canlılığı ferahlatıcıydı.
- Sunumun canlılığı, izleyicilerin ilgisini korudu.
- Garsonun hizmetindeki canlılık etkileyiciydi.
- Atın koşusundaki canlılık heyecan vericiydi.
- Güneşin doğuşundaki canlılık harika bir manzara oldu.
Hemen Yorum Yaz