Brink İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Brink İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Brink:

Brink kelimesi, bir olayın, bir durumun ya da bir eylemin tamamen gerçekleşmek üzere olduğu veya bu duruma yaklaşıldığı anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. We are on the brink of achieving our goals. (Hedeflerimize ulaşmak üzereyiz.)
2. The country is on the brink of war. (Ülke savaşın eşiğinde.)
3. The company was on the brink of bankruptcy. (Şirket iflasın eşiğindeydi.)
4. They were on the brink of giving up. (Vazgeçmek üzereydiler.)
5. The team was on the brink of losing the game. (Takım oyunu kaybetme noktasındaydı.)
6. The river was on the brink of flooding. (Nehir taşma noktasındaydı.)
7. The economy is on the brink of collapse. (Ekonomi çöküşün eşiğinde.)
8. The child was on the brink of tears. (Çocuk gözyaşlarına boğulmak üzereydi.)
9. The city is on the brink of a housing crisis. (Şehir konut krizinin eşiğinde.)
10. The marriage was on the brink of falling apart. (Evlenme gerçekleşmek üzereyken dağılmak üzereydi.)
11. The country is on the brink of a political revolution. (Ülke siyasi bir devrimin eşiğinde.)
12. The athlete was on the brink of breaking the world record. (Sporcu dünya rekorunu kırmak üzereydi.)
13. The environment is on the brink of destruction. (Çevre yok olmanın eşiğinde.)
14. The project was on the brink of failure. (Proje başarısızlığın eşiğindeydi.)
15. The city is on the brink of a major power outage. (Şehir büyük bir enerji kesintisinin eşiğinde.)
16. The company was on the brink of launching a new product. (Şirket yeni bir ürün piyasaya sürmek üzereydi.)
17. The team was on the brink of winning the championship. (Takım şampiyonluğu kazanmak üzereydi.)
18. The patient was on the brink of death. (Hasta ölümün eşiğindeydi.)
19. The stock market is on the brink of a crash. (Hisse senedi piyasası çökmenin eşiğinde.)
20. The couple was on the brink of a divorce. (Çift boşanmanın eşiğindeydi.)

More Examples:

1. The negotiations between the two countries are on the brink of a breakthrough. (İki ülke arasındaki müzakereler bir çıkış noktasının eşiğinde.)
2. The construction project was on the brink of completion. (İnşaat projesi tamamlanma aşamasındaydı.)
3. The student was on the brink of passing the exam. (Öğrenci sınavı geçme noktasındaydı.)
4. The artist was on the brink of a major career change. (Sanatçı büyük bir kariyer değişikliğinin eşiğindeydi.)
5. The government was on the brink of announcing a new policy. (Hükümet yeni bir politika açıklama noktasındaydı.)
6. The relationship between the two friends was on the brink of falling apart. (İki arkadaşın ilişkisi ayrılık noktasındaydı.)
7. The company was on the brink of a major merger. (Şirket büyük bir birleşme noktasındaydı.)
8. The technology was on the brink of a major breakthrough. (Teknoloji büyük bir çıkış noktasındaydı.)
9. The patient was on the brink of a miraculous recovery. (Hasta mucizevi bir iyileşme noktasındaydı.)
10. The team was on the brink of making history. (Takım tarihi yazma noktasındaydı.)
11. The environmental disaster was on the brink of being averted. (Çevresel felaket önlenme noktasındaydı.)
12. The singer was on the brink of releasing a new album. (Şarkıcı yeni bir albüm çıkarma noktasındaydı.)
13. The company was on the brink of launching a new marketing campaign. (Şirket yeni bir pazarlama kampanyası başlatma noktasındaydı.)
14. The stock market was on the brink of a major upswing. (Hisse senedi piyasası büyük bir yükselişin eşiğindeydi.)
15. The team was on the brink of a major comeback. (Takım büyük bir geri dönüşün eşiğindeydi.)
16. The company was on the brink of a major expansion. (Şirket büyük bir genişlemenin eşiğindeydi.)
17. The athlete was on the brink of winning a gold medal. (Sporcu altın madalya kazanma noktasındaydı.)
18. The author was on the brink of publishing a new book. (Yazar yeni bir kitap yayımlama noktasındaydı.)
19. The project was on the brink of being canceled. (Proje iptal edilme noktasındaydı.)
20. The relationship was on the brink of reconciliation. (İlişki barışma noktasındaydı.)