Breakthrough İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Breakthrough
Türkçe anlamı: İleri sıçrama, çığır açan keşif ya da gelişme.
- Without a breakthrough in cancer research, we may never find a cure. (Kanser araştırmalarında bir çığır açılması olmadan, bir çare bulamayabiliriz.)
- The company’s new product is a breakthrough in technology. (Şirketin yeni ürünü, teknolojide bir ileri sıçrama.)
- She made a breakthrough in her research when she discovered a new species of insect. (Yeni bir böcek türü keşfettiğinde araştırmalarında bir çığır açtı.)
- The artist’s new work is a breakthrough in contemporary art. (Sanatçının yeni eseri, çağdaş sanatta bir çığır açıyor.)
- We need a breakthrough in renewable energy if we want to protect the environment. (Çevreyi korumak istiyorsak yenilenebilir enerjide bir çığır açmamız gerekiyor.)
- The scientist’s research was a breakthrough in understanding the human brain. (Beyin anlayışını anlamak için bilim adamının araştırmaları bir çığır açtı.)
- The athlete’s new training method was a breakthrough in sports science. (Spor biliminde bir çığır açan sporcu, yeni antrenman yöntemleri geliştirdi.)
- The new drug is a breakthrough in the treatment of Alzheimer’s disease. (Yeni ilaç, Alzheimer tedavisinde bir çığır açıyor.)
- She had a breakthrough in therapy when she finally confronted her past trauma. (Geçmiş travmasını sonunda yüzleştirdiğinde, terapide bir çığır açtı.)
- The invention of the airplane was a breakthrough in transportation. (Uçak icadı, taşımacılıkta bir çığır açtı.)
- The new software is a breakthrough in computer technology. (Yeni yazılım, bilgisayar teknolojisinde bir çığır açıyor.)
- The team’s discovery was a breakthrough in space exploration. (Uzay keşfinde bir çığır açan keşif ekibi, önemli bir keşif yaptı.)
- The new cooking technique is a breakthrough in culinary arts. (Yeni pişirme tekniği, mutfak sanatlarında bir çığır açıyor.)
- The invention of the telephone was a breakthrough in communication. (Telefonun icadı, iletişimde bir çığır açtı.)
- The new treatment is a breakthrough in the fight against cancer. (Yeni tedavi, kanserle mücadelede bir çığır açıyor.)
- The team’s research was a breakthrough in renewable energy. (Yenilenebilir enerjide bir çığır açan araştırma ekibi, yenilikçi bir yöntem keşfetti.)
- The discovery of the Higgs boson was a breakthrough in particle physics. (Higgs bozonunun keşfi, parçacık fiziğinde bir çığır açtı.)
- The new design is a breakthrough in fashion. (Yeni tas
ar, moda dünyasında bir çığır açıyor.)
19. The team’s innovation is a breakthrough in the field of robotics. (Robotik alanında bir çığır açan ekibin yeniliği, yeni bir dönüm noktası olabilir.)
- The breakthrough in AI has revolutionized the way we use technology. (Yapay zeka alanındaki ilerleme, teknoloji kullanımımızı kökten değiştirdi.)
Hemen Yorum Yaz