Breakthrough İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Breakthrough İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Breakthrough

Türkçe anlamı: İleri sıçrama, çığır açan keşif ya da gelişme.

  1. Without a breakthrough in cancer research, we may never find a cure. (Kanser araştırmalarında bir çığır açılması olmadan, bir çare bulamayabiliriz.)
  2. The company’s new product is a breakthrough in technology. (Şirketin yeni ürünü, teknolojide bir ileri sıçrama.)
  3. She made a breakthrough in her research when she discovered a new species of insect. (Yeni bir böcek türü keşfettiğinde araştırmalarında bir çığır açtı.)
  4. The artist’s new work is a breakthrough in contemporary art. (Sanatçının yeni eseri, çağdaş sanatta bir çığır açıyor.)
  5. We need a breakthrough in renewable energy if we want to protect the environment. (Çevreyi korumak istiyorsak yenilenebilir enerjide bir çığır açmamız gerekiyor.)
  6. The scientist’s research was a breakthrough in understanding the human brain. (Beyin anlayışını anlamak için bilim adamının araştırmaları bir çığır açtı.)
  7. The athlete’s new training method was a breakthrough in sports science. (Spor biliminde bir çığır açan sporcu, yeni antrenman yöntemleri geliştirdi.)
  8. The new drug is a breakthrough in the treatment of Alzheimer’s disease. (Yeni ilaç, Alzheimer tedavisinde bir çığır açıyor.)
  9. She had a breakthrough in therapy when she finally confronted her past trauma. (Geçmiş travmasını sonunda yüzleştirdiğinde, terapide bir çığır açtı.)
  10. The invention of the airplane was a breakthrough in transportation. (Uçak icadı, taşımacılıkta bir çığır açtı.)
  11. The new software is a breakthrough in computer technology. (Yeni yazılım, bilgisayar teknolojisinde bir çığır açıyor.)
  12. The team’s discovery was a breakthrough in space exploration. (Uzay keşfinde bir çığır açan keşif ekibi, önemli bir keşif yaptı.)
  13. The new cooking technique is a breakthrough in culinary arts. (Yeni pişirme tekniği, mutfak sanatlarında bir çığır açıyor.)
  14. The invention of the telephone was a breakthrough in communication. (Telefonun icadı, iletişimde bir çığır açtı.)
  15. The new treatment is a breakthrough in the fight against cancer. (Yeni tedavi, kanserle mücadelede bir çığır açıyor.)
  16. The team’s research was a breakthrough in renewable energy. (Yenilenebilir enerjide bir çığır açan araştırma ekibi, yenilikçi bir yöntem keşfetti.)
  17. The discovery of the Higgs boson was a breakthrough in particle physics. (Higgs bozonunun keşfi, parçacık fiziğinde bir çığır açtı.)
  18. The new design is a breakthrough in fashion. (Yeni tas

ar, moda dünyasında bir çığır açıyor.)
19. The team’s innovation is a breakthrough in the field of robotics. (Robotik alanında bir çığır açan ekibin yeniliği, yeni bir dönüm noktası olabilir.)

  1. The breakthrough in AI has revolutionized the way we use technology. (Yapay zeka alanındaki ilerleme, teknoloji kullanımımızı kökten değiştirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.