Bread İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Bread
Bread, un, su, tuz ve maya gibi malzemelerden yapılan bir yiyecektir.
- Bread is a staple food in many cultures. (Ekmek, birçok kültürde temel bir yiyecektir.)
- I always buy fresh bread from the bakery. (Her zaman fırından taze ekmek alırım.)
- Do you prefer white or whole wheat bread? (Sen beyaz mı yoksa tam buğday ekmek mi tercih edersin?)
- We need to buy some bread for sandwiches. (Sandviçler için biraz ekmek almamız gerekiyor.)
- My grandmother used to bake bread from scratch. (Büyükannem ekmekleri baştan kendisi yapardı.)
- Some people are allergic to bread and other gluten-containing foods. (Bazı insanlar ekmek ve diğer gluten içeren yiyeceklere alerjik olabilir.)
- You can make delicious French bread at home. (Evde lezzetli Fransız ekmek yapabilirsiniz.)
- I like to toast my bread before putting butter on it. (Ben tereyağı sürmeden önce ekmeğimi kızartmayı severim.)
- The smell of freshly baked bread is heavenly. (Taze pişmiş ekmeğin kokusu cennet gibi.)
- I’m trying to cut down on bread to lose weight. (Kilo vermek için ekmek tüketimimi azaltmaya çalışıyorum.)
- The children had peanut butter and jelly sandwiches on bread for lunch. (Çocuklar öğle yemeği için ekmek üzerine fıstık ezmesi ve reçel sandviçleri yedi.)
- Can you pass me the bread basket, please? (Lütfen bana ekmek sepetini uzatabilir misin?)
- The bakery sells a variety of fresh bread every day. (Fırın her gün çeşitli taze ekmekler satıyor.)
- I need to buy some gluten-free bread for my friend who has celiac disease. (Çölyak hastalığı olan arkadaşım için glutensiz ekmek almalıy
- Bread is often served as a side dish with soups and stews. (Ekmek, genellikle çorbalar ve güveçlerle birlikte yan yemek olarak servis edilir.)
- I forgot to buy bread at the store. (Mağazada ekmek almaya unuttum.)
- My mom makes the best homemade bread I’ve ever tasted. (Annem, tattığım en iyi ev yapımı ekmeği yapar.)
- I don’t like the crust on my bread, can you cut it off for me? (Ben ekmeğimin kabuğunu sevmiyorum, onu kesip çıkarır mısın?)
- We ran out of bread, so we had to make do with crackers. (Ekmek bitince, bisküvilerle yetinmek zorunda kaldık.)
- The aroma of freshly baked bread filled the whole house. (Taze pişmiş ekmeğin kokusu tüm evi doldurdu.)
Hemen Yorum Yaz